Mutluluğu kaçırdı insanlar
Hırs, ihtiras peşinde
Azap veriyor artık kentler
Huzur kalmadı içinde
Hızla yitiriyor benliklerini insanlar
Bir telaş bir vurdumduymazlık içinde
Dönüp duruyorum kalmışım sonsuz bir
boşlukta
Özlüyorum zaman zaman toprak damlı
odamı
Kuzu yünleri ile doldurulmuş döşeğimi
Al saten kaplı mitilli yorganımı
Nereye gitti mısır koçanlarınla
örülmüş
Yerleri kaplayan bembeyaz hasırım
Bir yitik ömrün içinde mi kaldı her
şey
Gaz lambasıyla aydınlanan
Huzur veren kireçli duvarları arar
oldu gözlerim
Göz nuru elişleri ile bezeli örtüler
sedirlerde
Pencerelerinde duruyor mu kanaviçe
işli dantelli perdeler
Akşamları önüne uzandığım şömine
yanıyor mu?
Ot minderim, pöstekim yayılımı ocağın
başında
Etrafında toplaşıp oturduğumuz üçayaklı
o sofralar
Çövenler dolusu yoğrulan abıstalarımız
Çömlekler dolusu çöğürümüz,yağımız,
yoğurdumuz
Kâseler dolusu çiğlerimiz,
kaymaklarımız
İste ve güneşte kuruttuğumuz Abhaz peynirlerimiz
Ahşaptan kaşıklarımız, topraktan kaplarımız
nerde ?
Kırıldı mı kayboldu mu yoksa her biri
bir bir ?
Aramayın dostlarım artık beni de bende
Bende mazime dönmek o günlerde yaşamak
O günkü riyasız dostlarla dostluklarla
Yaşamak istiyorum SARNIÇIM’DA
Rıfat ÖZBEY (BEYA)
*Çiğ:
Krema-Sütün kaynatılmadan ayaza bırakılması ile oluşan tabaka
**Çöğür:
Sütün farklı bir mayalandırma şekli kefir türevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder