22 Aralık 2015

AĞAN İDRİS


AĞAN İDRİS TARAFINDAN EJDERHANIN VURULUŞU
(Aгәан Идрис Агәылшаҧ Шыишьыз)



Göçmenler yürüyordu yayan yapıldak tarumar,
Ulaştılar bir meşe ormanına yemyeşil bir yer.
Kalmamıştı dizlerinde derman, dediler: "yeter"
Tsaballıların Sanıç köyü olacaktı ulaştıkları yer
Göçte yeni umutların yeşerdiği, gözlerin yaşardığı yer.
Yâd ellerde, ata yadigârı, gözlerimizi açtığımız yer.
Hey gidi Sanıç! Acılarımızın ara durağı kara yazımızmışsın meğer.
Güzel köyüm Sanıç’ım ölçülemez içimizde taşıdığın değer.
Geçmişte çocukluk yıllarımın geçtiği masalsı yerler.
Sallandığımız tahta beşikler, bez salıncaklar, nice günler!
Kafdağı masalları anlatılırdı başucumuzda o göçebe gecelerde
Neler kalmıştır o günlerden Sanıç'ımın gök kubbesinde.
Anlatırdı anam Sanıç'ta ki yaşamı masalsı sözlerle
O yaşamın içindeki acı tatlı unutulmaz anılarını bizlere
Savaş sonrası Anadolu’da süren o yokluk yıllarını!..
Köy halkının birlikteliğini, inanılmaz dayanışmasını,
Bir lokma ekmeği, bir yudum suyu nasıl paylaştıklarını.
Göç yaşamında hüznü mutlulukla nasıl yoğurduklarını
Hele Aslan dayımın hediyesi olan armonikasıyla,
Nasılda çalıp sabahlara kadar oynayışlarını,
Hüzünle anlatır, anlatırken silerdi gözyaşlarını…
Çocuktum ya, anlayamazdım o gözyaşlarının sırrını!
Hey gidi hey! Şimdi anlıyorum halkımın kara yazgısını.
Sürgün yıllarının acısının yüreklerine nasıl kazındığını…
Ateş çemberine alınınca Abhazyam 19. Asrın ortasında.
Abhazların her biri ölüme yâda bir yerlere yollandığında
Soykırımın acısı yıllardır yaşanır oldu Kafdağı’nda
Kalplerinde, zihinlerinde dönüş yolu aradılar hep yâd ellerde.
Ağanlar soyu Uzunyayla da buldular kendilerini sürgünde
Anlat anacığım anlat derdim atalarımızın acılarını, her gece
Ağan İdris’i, Ağan Nuri’yi, dayılarımı anlatmasını isterdim
Göçte, sürgün de dağıtılan insanlarımızı tanımak isterdim.
Her ısrarımda gözleri dolar uzaklara doğru bakardı
‘’İşte onun kanı tuttu diyorlar. Onun kanı çarptı,’’ derdi
Gözleri donuk, sabit uzun uzun bakar dalar giderdi.
Dedesi Ağan İdris’in efsaneleşen öyküsünü söylerken;
‘’Oğul! Dayılarının her biri boylu poslu aslan gibiydiler
Ejderhanın kanı tuttu da hepsi böyle büküldüler,’’ derdi.
Anam eğilmemiş dimdikti o zamanlar, tam bir Abhaz kadını  
Anlatırdı anam kim bilir kaçıncı kez bana, bizlere.
‘’Oğlum! Büyük deden Ağan İdris kopmuş Uzunyayla'dan
Törenin yaşlılara verdiği yetkiye saygıyla ebediyen,
Anadolu’nun bir başka yöresinde yer, yurt edinir,
Yöre halkı beğenir erliğini, adamlığını, benimserler onu…
Onun köy halkına, köylünün ona olmuştur güveni.
O onlara, onlar ona kaynaşmış, çoğalmıştır sevenleri
Ama Türkmen köyünün vardı git gide büyüyen sorunu,
Köy halkı da, hayvanları da meraya çıkamıyordu bir Ejder yüzünden.
Meraya giden sürü, tarlaya giden köylü telef oluyordu.
Ejderha mekân tutmuştur köyün merasını, ormanlarını.
Yaralananlar, hayvan telefleri ölenler gün gün artıyordu.
Yardım ister köylüler, Ormanlarını ejderhadan kurtaracak,
Kendilerini, hayvanlarını meralarını koruyup kollayacak.
Gece gündüz toplanırlar bir kurtuluş yolu ararlar
Ejderha boş geçirmez gününü, görünür ölümler saçarak.
Çift başlı çift kuyruklu ejder boynuzlarını sallayarak
Kanatlarını aça aça , ağzından alevler saçarak,
Saldırırmış gördüğü her canlıya dehşetle kükreyerek.
Köylüler çaresiz günler geçirirler korkuyla kıvranarak.
Kimi der ‘’göçelim buradan,’’ kimi der yakalım tüm ormanı’’…
Köyün yeni konarı büyük dedem Ağan İdris onlara,
‘’Bulun bana bir mavzer kurtarayım sizi bu ejderden.’’
Silah ve mermiler bulunur köylülerce tez elden…
Köylüler korku ve umutla beklerler haberi Ağan İdris’ten
Silah omuzunda orman yolunu tutar Selvi boylu adam
Yatar pusuya, gözler ejderhayı birkaç gün uyumadan…
Köylüler umudunu yitirir her geçen habersiz günden
Oysa bilmezler Selvi boylu aslan dedem bekler anını
Bekler göz-gez-arpacık ve tetiği çekme zamanını
Dalar uykuya ejderha, söner ağzından saçtığı alevler
İri gözlerinden fışkıran keskin ışıklar gitgide söner
Anı bekleyen büyük dedem Ejderhanın sağ başını hedefler
‘’Gez-göz arpacık’’ der hemen mavzerini ateşler…
Gök gürültüsü gibi silah sesiyle gece uyanır uludereliler
Ejderha fırlar uykusundan canhıraş kükreyerek ilerler.
Yiğitler yiğidi Ağan İdris bir kez daha dokunur tetiğe
Ejder’in köyü titreten sesi karışınca mermi seslerine
Siper aldığı kayalıkların fırlar hemen ardından
Koşar ejderin kıvranarak yattığı yerin önüne
Emin olmak ister öldüğünden, söz ettiremezdi peşinden
Mavzerinin ucundaki kasatura ile dokunur başına
Ejder son nefesini verdiği anda ısırır aniden kolundan
Emindi artık ölmüştü Ejder. Dönebilirdi artık köyüne
Sesler kesilip sakinleşince etraf Ağan İdris görünür köyün üst başından
Meydanda toplanmış olan köylülerin dikilir önlerine
Fark eder o an yaşlı bir kadın zehirlendiğini ısırılan kolundan
Canını hiçe sayıp bile bile koşar  Ağan İdrisin yanına
 Evlat evlat  diye diye başlar kolunu emmeğe yarasından
Gözyaşlarına boğulur hıçkırıklar arasında seslenir köy halkına
Ben değil işte bu kahraman kadındır siz, kurtaran ejderden
Sahip çıkın bu fedakâr anamızın bundan böyle anısına
Saklayın bu mavzeri de Ejderin ölümüne vesile olduğundan
Veda ediyorum sizlere beni de bu olayıda hatırlayın.
Köy halkı bırakmak istemez, yalvarır, yakarır gönülden.
Sen kurtardın bu köyü büyük beladan, dertten,
Malımız, canımız, varsa gönlüne giren kızımız olsun sana feda.
Üzülür, kahroluruz eğer, bizleri bırakıp gidersen.
Kapanırlar ayaklarına, istemezler ayrılıp gitsin köyden.
Ağan İdris kararlıdır Ejderi vurup gidecekti buradan
Kimse minnet edip eğilsin istemiyordu, buydu asıl neden
Vedalaştı her kesle büyük küçük, ayrılıyordu Uludere’den
Bindi yağız atına vurdu atını yollara yeniden…
Yağız atı getirdi onu kendi halkına, Abhazlara,
Son durak Sanıçtı Yiğit dedem İdris ve atına…
Bu masalsı olay yüz yıl öncesi yaşandı, böyle biline…
Büyük dedem Ağan İdris geldi geçti bu dünyadan.
Yüz yıldır unutulmadı bu olay, Ağan İdris yaşar halkın dilinde…

Rıfat ÖZBEY (BEYA)



 Not: Annemin bana bir masal tadında anlattıklarını bende Sarnıçlılar bloğunda paylaşmak istedim. Ağan İdris’le özdeşleşen ve onun yaşamındaki bu efsanevi olay bugüne dek anlatıla gelmiştir, Olayın geçtiği yer Eskişehir yöresinde Uludere köyü olarak söylenmektedir. Ağan İdris Sarnıç’a gelmeden önce bir müddet Uludere’de yaşamış bu olaydan sonrada Sarnıç’a gelip yerleşmiş Papapha Goşhana ile evlenerek yaşamının sonraki yıllarını burada geçirmiştir.

(***Ağan/Ağanaa/Yağan)
(***Sarnıç/Sanıç)   

                                             

                                                                        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder