Nasıl yaşanır? / Nasıl kutlanırdı?
Geçmişe her zaman özlem duyulur, “ah
eski günler” diyerek kim derin bir iç çekmemiştir. Geriye dönüp baktığınızda
neler neler anımsarsınız dalıp dalıp gidersiniz anılarınızın ortasında
kaybolursunuz. Ben de anılarımda kalan Sarnıç’daki Ramazan ve Kurban
bayramlarını tekrardan yaşamak istedim. Bu günleri nasıl yaşamışız görmek için
birlikte o günlerin Sarnıç’ına gidelim.
1950 li yıllarına döndüğümüzde köylerden şehirlere göçler yeni yeni başladığı yıllardı köyden şehirlere iş kurmak ve çalışmak için ayrılanlar oluyordu Sarnıç’ın genelde hane sayısı az ve buna bağlı olarak da köyde yaşayan nüfusumuzda çok azdı.
Bayram öncesi hazırlıklar başlar arife
günlerinde hız kazanırdı. Köye misafirler gelir hemen hemen her ailenin birkaç misafiri
olurdu evlerin içi ve avullar şenlenirdi. Henüz o yıllarda tatil yerleri, sahiller revaçta değildi. Köyde akrabaları olanlar ve çalışmak nedeni ile şehre
gidenler arife günü köye dönerlerdi . Her evde mutlaka lokma (Açaç) yapılır, kazanlarla
sütlaç pişirilir, çeşit çeşit sızballar, yemekler yapılırdı. Arife günü bende her
zamankinden erken gütmekte olduğum koyun ve kuzuları ağıllarına kapatarak eve
döner mutfağa annemin yanına koşup çıkardım. Annem de pişirdiklerinden hemen özel
bir sofra hazırlardı, bende önceden bayram
için hazırlanmış yemeklerin tadına bakmış olurdum.
Köyün gençleri kendi aralarında gelen
misafirlerin kimlere geldiklerini tespit edip, bir zexes/ ayzara (açara)
yapmanın telaşına düşerler bayram sürecini değerlendirirlerdi. Çarçabuk hangi gün
/gece nerede toplanacaklarını organize edip bayram tatilini değerlendirerek
misafirlerle birlikte bayram boyunca neşe dolu hoş bir vakit geçirirlerdi.
Ramazan bayramında bayram namazı
kılındıktan sonra camide bir ön bayramlaşma ve mezarlık ziyaretleri yapılır, sonra
herkes evlere dönerek hane halkı bayramlaşmaları bittikten sonra hazırlanan
aile bireylerinin gençleri kendi aralarında oluşturdukları guruplar halinde tüm
aileleri sırayla ziyaret
ederlerdi. Ziyaret edilen her hanede mutlak sofralar hazırlanır, büyük küçük kim
olursa ikramlarda bulunurdu. Sadece şeker ikramı, çay, meşrubat ile yetinmezlerdi. Bayramın
ikinci ve üçüncü günleri köy dışından günü birlik misafirler gelip dönerlerdi.
Bayramın birinci ve ikinci günleri
evden çıkmayıp bayramlaşma için gelenleri bekleyip ağırlayan annelerimiz teyze
ve halalarımız da gelenler bittiğinde onlarda yaşça kendilerinden büyükleri ve
hastaları ziyaret ederlerdi. Bayramlarda özen gösterilen bir konuda o yıl içinde
vefat eden varsa o kişilerin ailelerine ziyaretlerine gidilerek acıları paylaşılır
birlikte hüzün içinde aile bireyleri teselli edilir, her daim yanlarında
olunacağı söylenir gönülleri alınırdı.
Kurban bayramlarında Ramazan bayramından farklı olarak kurbanlar kesilirdi. Kurban bayramı sabahları camiden çıkan cemaat evlerine dağıldıktan sonra köy imamı köyün üst veya alt başında başlayarak kurbanlıkları sırayla keserdi. Köy imamına böyle bir görev yüklenmişti nedeni tam bilmiyorum ama dua okumasına bağlıyorum. Oysaki köyde her hanede kurban kesebilecek bu işin ehli olan birçok kişi vardı. Zira köyde orta çaplı hayvancılık yapılıyordu. Kurban haricide köye gelen misafirler için sürekli aştalar kesiliyordu. Hemen her hanede kurban kesiliyordu. Köy imamı kurbanları kesip bıraktıktan sonra her aile kendi kurbanını yüzüp parçalayıp pişirmeye başlardı. Zira her hane sofrasını hazır edip öğle namazından sonra cami avlusuna - köy meydanına götürürdü. Sofralar Aşta Ritüeline göre hazırlanır hiçbir eksik bırakılmazdı. Her aile bunu çok iyi bilir ve özen gösterirdi. Sofranın kime sunulacağı belli olmazdı. organizeyi üstlenen Ayhabı ve yardımcıları olurdu onların gözetiminde yaş sırasına göre sunumlar yapılır sofralara gelmiş olan misafirler ve toplanan köy halkı buyur edilirdi.
Kurban bayramlarında komşu köylerden bu
uygulamayı bildiklerinden köyümüze çok gelen olurdu. Öğle namazı kılındıktan
sonra sofralar kurulur Ayhabılar ve gelen misafirler öncelikle buyur edilir, servisler yapılırdı. Bu düzenden sorumlu olan
Ayhabı her şeye nezaret ederdi ve sofralara oturmayan kimse
bırakılmazdı. Bir sofra mutlaka son anda gelecekler için ayrılırdı ayrılan
sofradaki ve artan bütün yiyecekler diğer köylerden gelmiş olan ihtiyacı olan
kişilere pay edilirdi. Bu program sonunda dua okunarak
sonlandırılırdı. Geleneksel olarak sürdürülen bu uygulama zaman içinde komşu
köylerden gelen olmadığı ve köydeki hane azaldığı için bırakıldı. Benim
anımsadığım zamanlarda 17/18 hane olan köyümüz şimdilerde 5/6 haneye inmiştir. Bu hanelerinde bazıları yarı zamanlı (yazları) köyde kalıyor.
İşte anılarımdaki Sarnıç’daki bayramlar
Benim gibi anılarında Sarnıç’ı yaşatanlar
KİM VARSA NEREDEYSE SES VERSİN
TSABAL SARNIÇIM
ÖKSÜZ KALMASIN