09 Temmuz 2025

O, Her Zaman Bir Yıldızdır


İlkokul yıllarında Birleşik Kafkasya Derneği’nin Abrekler grubunda yer alan Betül Bilgin için, derneğin düzenlediği birkaç günlük bir organizasyon vesilesiyle okulundan izin istemeye gitmiştim.
İşte o gün, aldığım cevabın bendeki yankısını sizinle paylaşmak isterim.

Başta öğretmeni olmak üzere, okul müdürü ve müdür yardımcıları adeta söz birliği etmişçesine şöyle dediler:
“O, bizim okulumuzun örnek öğrencisi ve yıldızıdır.”

Bu cümleyle yüreğim göğe yükseldi sanki…
O an öylesine onurlandım ki, duygularımı tarif etmekte zorlanırım.
Fakat sonrasında şu düşünce zihnimi kurcaladı:
Ya bu sözlerin tam tersini duysaydım?
İşte o günden beri biliyorum:
O, bizim toplumumuzun yıldızıdır.
Ve bu yıldız hep parlamaya devam edecektir.

Kafkas halk şarkılarının en güçlü yorumcularından biri olan Şinaho Betül Bilgin, sanatını Türk Sanat Müziği sahnesinde de başarıyla sürdürmektedir.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde devam eden sanat yolculuğunda kendisine yürekten başarılar dilerim.

22 Haziran 2025

SANIÇ SEVDALISI YEĞENİMİZ FÜSUN AKBAYGİL’in SANIÇ‘I

 


İşlemiş ise bir kez Sarnıç içten ruhuna

Farkına varmaksızın sızar duygularına

Alıp götürür zaman ötesinin Sarnıç'ına

Bir anda ulaşırsın geçmişteki anılarına

 

Hüzün çöker kalırsın Sarnıç'ın bağrında

Burnunda tüter yaşadıkların anılarında

Zihnin çakılıdır artık sarnıç semalarında

Yıllar evvelki tınılar çınlar kulaklarında

 

Hissedersin özlemini sevgiyle hasretle

Yaşatırsın her daim yüreğinde özlemle

Yaşarsın seni esir eden geçmiş anılarla 

 Baştan başa hane hane ev ev Sarnıçla 


Hayalinde yaşattığı Sarnıç'ı resmederek hasretini gidermeye çalışan Ahipha Füsun Akbayğil'in Sarnıç çizimleri ile işte SARNIÇ (Kozaların evleri, avlusu ile müştemilatı)







26 Mayıs 2025

SARNIÇLILAR BLOG ve SARNIÇLILAR


Sarnıç adını duyurmak ve yaşatmak amacıyla bu blog sayfasını açıp yazmaya başladığımda, sürekli olarak bu blogun tüm Sarnıçlılara, hatta tüm Tsaballılara ait olduğunu vurguladım. “Birlikte yazalım, birlikte anılarımızı paylaşalım,” dedim. Ne var ki bu çağrıma katılan kimse olmadı. Bizim Sarnıçlılar bildiklerini sanırım kendilerine sakladılar. İsterdim ki birilerinin de katkısı olsun. Yazdıklarım hakkında, “Şu doğru olmuş, şunlar şunlarda eksik ya da hatalı noktalar var,” desinler.

Yine de blog benim için büyük bir fayda sağladı. Tsabal’dan Sarnıç’a adlı kitabımın omurgasını bu blogdaki yazıları ayıklayarak oluşturdum. Kitap yayınlandıktan sonra birçok olumlu dönüş aldım. Bu geri dönüşler bir yandan beni mutlu ederken, diğer yandan daha kapsamlı ve daha iyi olabileceği hissiyle eksiklerimi fark ettiğim için bir miktar üzüntüye de neden oldu.

2012 yılında blogda yazmaya başladığımdan bu yana, yani bugüne dek (24.05.2025), blogun 107.941 kez ziyaret edilmiş olduğunu görmek beni Sarnıçlılar adına fazlasıyla mutlu ediyor. Demek ki biz bir avuç insan değil, büyük bir SANIÇ (*) ailesiyiz.

Atalarımızın hatırası olan Sarnıç’ı, biz Tsaballılar için Abhazya’dan sonra diasporadaki kutsal topraklar olarak kabul ediyorum. Balkanlardan 1877/1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) sonrası yaşanan meşakkatli yolculuğun sonunda, atalarımızın ilk sığınağı, bir nevi dağılım noktası oldu. Anadolu’daki Tsabal köylerinin sakinlerinin büyük çoğunluğu, Sarnıç’ta bir müddet kaldıktan sonra yeni köylerini oluşturmuşlardır.

Bu yazıyı yazmama torunum İnal Kerem vesile oldu. Sarnıçlılar Blogunu açıp inceledikten sonra, “Dede, burada Birleşik Kafkasya Derneği olarak Tayyare Kültür Merkezi’nde yaptığımız program yer almıyor,” dedi. Hak verdim ona. Kendini bir Sarnıçlı olarak görmesi, bu blogda bu programa yer verilmesini istemesi, ona bu hakkı verdi. Kim bilir, belki bir gün benden sonra bu blogu o devam ettirir. Zira ona Abhazca “Nerelisin?” diye sorduğumda, o da Abhazca “Sarnıçlıyım” diyor.

İnal Kerem’in istediği bu güzel program geçmişte kalmış olsa da, burada bir haber olarak yerini alsın, bu blogda izi kalsın, dedim ve kaleme aldım.

Not: Biz kendi aramızda “Sarnıç” yerine SANIÇ (*), “Sarnıçlılar” yerine de SANIÇA dediğimiz için, zaman zaman yazılarda bu ifadeleri bu şekilde kullanıyorum.


https://www.olay.com.tr/bursada-bir-kafkas-gecesi-ruyasi-1159174






12 Şubat 2025

SARNIÇ’DA GEÇMİŞTE BAYRAMLAR



 
Nasıl yaşanır? / Nasıl kutlanırdı?

Geçmişe her zaman özlem duyulur, “ah eski günler” diyerek kim derin bir iç çekmemiştir. Geriye dönüp baktığınızda neler neler anımsarsınız dalıp dalıp gidersiniz anılarınızın ortasında kaybolursunuz. Ben de anılarımda kalan Sarnıç’daki Ramazan ve Kurban bayramlarını tekrardan yaşamak istedim. Bu günleri nasıl yaşamışız görmek için birlikte o günlerin Sarnıç’ına gidelim.

1950 li yıllarına döndüğümüzde köylerden şehirlere göçler yeni yeni başladığı yıllardı köyden şehirlere iş kurmak ve çalışmak için ayrılanlar oluyordu Sarnıç’ın genelde hane sayısı az ve buna bağlı olarak da köyde yaşayan nüfusumuzda çok azdı.

 

Bayram öncesi hazırlıklar başlar arife günlerinde hız kazanırdı. Köye misafirler gelir hemen hemen her ailenin birkaç misafiri olurdu evlerin içi ve avullar şenlenirdi. Henüz o yıllarda tatil yerleri, sahiller revaçta değildi. Köyde akrabaları olanlar ve çalışmak nedeni ile şehre gidenler arife günü köye dönerlerdi . Her evde mutlaka lokma (Açaç) yapılır, kazanlarla sütlaç pişirilir, çeşit çeşit sızballar, yemekler yapılırdı. Arife günü bende her zamankinden erken gütmekte olduğum koyun ve kuzuları ağıllarına kapatarak eve döner mutfağa annemin yanına koşup çıkardım. Annem de pişirdiklerinden hemen özel bir sofra hazırlardı, bende  önceden bayram için hazırlanmış yemeklerin tadına bakmış olurdum.

 

Köyün gençleri kendi aralarında gelen misafirlerin kimlere geldiklerini tespit edip, bir zexes/ ayzara (açara) yapmanın telaşına düşerler bayram sürecini değerlendirirlerdi. Çarçabuk hangi gün /gece nerede toplanacaklarını organize edip bayram tatilini değerlendirerek misafirlerle birlikte bayram boyunca neşe dolu hoş bir vakit geçirirlerdi.

 

Ramazan bayramında bayram namazı kılındıktan sonra camide bir ön bayramlaşma ve mezarlık ziyaretleri yapılır, sonra herkes evlere dönerek hane halkı bayramlaşmaları bittikten sonra hazırlanan aile bireylerinin gençleri kendi aralarında oluşturdukları guruplar halinde tüm

aileleri sırayla ziyaret ederlerdi. Ziyaret edilen her hanede mutlak sofralar hazırlanır, büyük küçük kim olursa ikramlarda bulunurdu. Sadece şeker ikramı, çay, meşrubat ile yetinmezlerdi. Bayramın ikinci ve üçüncü günleri köy dışından günü birlik misafirler gelip dönerlerdi. Bayramın birinci ve ikinci günleri evden çıkmayıp bayramlaşma için gelenleri bekleyip ağırlayan annelerimiz teyze ve halalarımız da gelenler bittiğinde onlarda yaşça kendilerinden büyükleri ve hastaları ziyaret ederlerdi. Bayramlarda özen gösterilen bir konuda o yıl içinde vefat eden varsa o kişilerin ailelerine ziyaretlerine gidilerek acıları paylaşılır birlikte hüzün içinde aile bireyleri teselli edilir, her daim yanlarında olunacağı söylenir gönülleri alınırdı.

 

Kurban bayramlarında Ramazan bayramından farklı olarak kurbanlar kesilirdi. Kurban bayramı sabahları camiden çıkan cemaat evlerine dağıldıktan sonra köy imamı köyün üst veya alt başında başlayarak kurbanlıkları sırayla keserdi. Köy imamına böyle bir görev yüklenmişti nedeni tam bilmiyorum ama dua okumasına bağlıyorum. Oysaki köyde her hanede kurban kesebilecek  bu işin ehli olan birçok kişi vardı. Zira köyde orta çaplı hayvancılık yapılıyordu. Kurban haricide köye gelen misafirler için sürekli aştalar kesiliyordu. Hemen her hanede kurban kesiliyordu. Köy imamı kurbanları kesip bıraktıktan sonra her aile kendi kurbanını yüzüp parçalayıp pişirmeye başlardı. Zira her hane sofrasını hazır edip öğle namazından sonra cami avlusuna - köy meydanına götürürdü. Sofralar Aşta Ritüeline göre hazırlanır hiçbir eksik bırakılmazdı. Her aile bunu çok iyi bilir ve özen gösterirdi. Sofranın kime sunulacağı belli olmazdı. organizeyi üstlenen Ayhabı ve yardımcıları olurdu onların gözetiminde yaş sırasına göre sunumlar yapılır sofralara gelmiş olan misafirler ve toplanan köy halkı buyur edilirdi.

 

Kurban bayramlarında komşu köylerden bu uygulamayı bildiklerinden köyümüze çok gelen olurdu. Öğle namazı kılındıktan sonra sofralar kurulur Ayhabılar ve gelen misafirler öncelikle buyur edilir, servisler yapılırdı. Bu düzenden sorumlu olan  Ayhabı her şeye nezaret ederdi ve sofralara oturmayan kimse bırakılmazdı. Bir sofra mutlaka son anda gelecekler için ayrılırdı ayrılan sofradaki ve artan bütün yiyecekler diğer köylerden gelmiş olan ihtiyacı olan kişilere pay edilirdi. Bu program sonunda dua okunarak sonlandırılırdı. Geleneksel olarak sürdürülen bu uygulama zaman içinde komşu köylerden gelen olmadığı ve köydeki hane  azaldığı için bırakıldı. Benim anımsadığım zamanlarda 17/18 hane olan köyümüz şimdilerde 5/6 haneye inmiştir. Bu hanelerinde bazıları yarı zamanlı (yazları) köyde kalıyor.

 

İşte anılarımdaki Sarnıç’daki  bayramlar

Benim gibi anılarında Sarnıç’ı yaşatanlar

KİM VARSA NEREDEYSE SES VERSİN

TSABAL SARNIÇIM ÖKSÜZ KALMASIN


05 Şubat 2025

PAPAPHA NERMİN ABLAM


Papapha Nermin Namruk
1931 Sarnıç / 4 Şubat 2025 Poyra

Sarnıç’da yaşama adım atan, Sarnıçlıyım diyen her insanımızı çok önemsiyorum. Hele hele Nermin abla gibi Sarnıçlı büyüklerimi daha bir çok önemsiyorum. Zira onların yaşamlarında Sarnıçımın geçmişini buluyor ve o yılları tekrardan yaşıyorum. Nermin ablayla en son

bir yıl kadar evvel görüşmüştük. Onun bakışlarında Sarnıç'ın geçmiş tarihini yaşarken uzun uzun anılarımızı paylaşmıştık. Onun aramızdan ayrılışıyla  Sarnıç’ım en değerli en önemli büyüklerinden birini daha kaybediyordu.
1950/60 yıllarında Eskişehirde okuduğum yıllarda otoyol Poyra içinden geçerken mola verir misafiri olurduk. O da her zaman ikramlarda bulunurdu. Eskişehir’e her gelip geçişte o günleri anımsar burada Nermin ablam var diye adeta kendime bir güven duygusu aşılardım.

Nermin ablam vefatıyla ahirete intikal eden evladı Yusuf’u sevindirirken, hayatta

olan biricik kardeşi Sinan’ı, oğulları Erdinç, Meriç, Gürkan ve kızı Gülhan’ı derin acılar içinde bıraktı. Mekanın cennet, ruhun şad olsun. Nurlarda uyu Nermin ablam.
Tüm aile efradına tüm sevenlerine Allahtan sabırlar dilerim . 

Başın sağ olsun Sarnıç, başın sağ olsun Poyra.
Bir ulu çınarımızı da ebedi hayata uğurlarken bir müşterek hafızamızdan yoksunuz artık, hüzünle yad edeceğiz.

Anılarımızda yaşatacağız sonsuza dek Nermin ablamızı.



 Ayaktakiler: Papapha Ayten - Papba Zaim - Papapha Nermin
    Oturanlar; Papba Fethi - Hurhmal İsmet

 

02 Şubat 2025

NUR İÇİNDE UYU SÜHA BAYTEKİN KARDEŞIM

 



Süha BAYTEKİN
1965 Almanya / 20.01.2025 Eskişehir

 

Değerli yazarımız Süha Baytekin’in kitaplarını okuduğumda kendisine ilettiğim mesaj karşıma çıktığında sizlerle de acımı paylaşmak istedim. Toplumumuz için çok kıymetli olan yazarımızı erken denecek bir yaş da kaybetmenin üzüntüsünü daima yaşayacağım. O gerçek bir idealistti. O doğruları söylemekten asla çekinmezdi.

Bursa Birleşik Kafkasya Derneği’nde 19 Şubat 2022 Cumartesi günü yaptığı söyleşi uzun yıllar hafızlardan silinmeyecektir. İstanbul’da sürdürdüğü yaşamını annesinin vefatından sonra annesinin vasiyeti üzerine Eskişehir’e taşımıştı. Bana söylediğine göre annesi, yakınlarının Eskişehir'e bağlı İmişehir Köyü’nde olduklarından dolayı Eskişehir’e taşınmasını istemişti.

 

Nurlarda uyu. Mekanın cennet, ruhun şad olsun.

 

İşte O Mesaj…

 

Değerli Kardeşim Süha BAYTEKİN

 

Zaman zaman feryat ettim

Sayfalarında dolaşırken

Gözyaşlarımla noktalamak istedim

Satırlarda kendimi ararken

Yüreğime çöken sürgünü yaşadım

Karadeniz'in sularında çırpınırken

Metkan ile birlikte acılarımı yutkunurken

Bir yok oluşun girdabına düştüm

Dişehan ile beraber ağladım ıssız gecelerde

Hep bir umuda bağladım ıssız gecelerimi

 

Diasporada Çerkes Olmak ve Çerkes Sürgünnamesi’nden sonra Kutsal Ay’ın Kızları (1-2) kitaplarınızı nerede ise soluksuz okudum. Hislerime tercüman oldunuz. Yüreğime kazıdınız, tekrar tekrar Kafkasya sevgimi.