10 Ekim 2024

Sunuculuk Anılarım

Eskişehir İktisadi Ticari İlimler Akademisi'nin giriş sınavlarını kazanıp kaydımı yaptırdığımda Eskişehir Kuzey Kafkas Derneği'ne gitmeye başlamıştım. Benim için Kafkas dernekleri de okul kadar önemliydi. 1968/19669 ders yılı başladığında Kuzey Kafkas kökenli arkadaşlarla tanışmaya okul saatleri dışında dernekte buluşmaya başladık. Bir araya geldiğimizde çeşitli konuları tartışıp konuşuyorduk. 1969 yılı başlarında Şeker Fabrikası Salonlarında bir gece düzenlenmişti. Salona vardığımda programın başlamasına ramak kalmıştı. Salona girdiğim anda programın sunuculuğunu sen yapacaksın demeleri karşısında şaşırmıştım. Etrafımı saran yöneticilere bu güne kadar elime mikrofon bile almadığımı, hiçbir deneyimim olmadığını söylememe rağmen mikrofonla baş başa kalmıştım. Elime verilen mikrofon ve program listesi ile sahnede şuursuz bir halde dolaşmaya başladım, üzerime kaynar sular dökülmüş gibi oldum listeye bakarak kem küm bir şeyler söylemeye başladım. zor duruma düştüğümü fark eden daha önceki programları sunan  Mahmut Kuday yanıma gelerek taktik vermeye başladı. sahnede durarak bazen mikrofonu bana verdi bazen kendi aldı ve programın sonuna kadar yanımda durdu. birlikte programı tamamladık. O gece beni adeta ateşten almıştı.(12.08.2024 de rahmetli olan değerli büyüğümüzü daima minnetle anıyorum)

O gecedeki kötü sınavdan sonra mikrofon görünce kaçmam gerekmeliydi ama sonraki tüm programların sunumunu benim yapmam için ısrar edildiğinden sunuculuktan  kaçamadım. Sonraki yıllarda yönetim kurullarında da görev almaya başlamıştım. Eskişehir’de bulunduğum o yıllarda Kütahya’da bir gece düzenlenmişti, gecenin ilerleyen saatlerinde kapalı spor salonunun elektrikleri kesildi bir türlü arıza giderilemiyordu. Kulağıma gelen söylentilere göre arıza kasti olarak çıkarılmıştı. Elektik on beş yirmi dakika yandıktan sonra tekrar kesiliyordu ben de söylentileri ciddiye almış çok sert konuşmaya başlamıştım. Dernek başkanımız Abırzıva Bekir Erman, ikinci Başkan Fazıl Tekin beyi yanıma gönderip tempoyu düşürmemi, üslubumu düzeltmemi tembihliyordu. Gece boyu Fazıl bey sık sık yanıma gelerek Bekir bey “bizi bu akşam burada alıkoydurmak mı istiyor” dediğinde  benim ağzımdan çıkanı kulaklarımın duymadığını kavramış oldum. Tempoyu yavaş yavaş düşürerek seyirci ile bütünleşerek alkışlar arasında geceyi tamamladık. Eskişehir derneği olarak daha sonra bir çok il ve ilçede programlar düzenledik. Bunlardan Burdur ve Kırıkkale’deki programlar bende iz bırakan  gösteriler oldu. Eskişehir’den tayin olup gittiğim Yalova’da mikrofon yine beni bulmuştu. Yalova merkezde çok sık geceler tertip ediyorduk ayrıca çevre ilçelerde Karamürsel, Orhangazi, Çınarcık'ta ve Milli Eğitim’in “kendi okulunu kendin yap” projesiyle en az üç dört yıl matine ve suare olarak gösteriler yaptık. Yalova Kuzey Kafkas Kültür Derneği ile unutamadığım programlar içinde Kütahya ve Sinop'da ki kapalı spor salonundaki programlar ile Bursa Kültürpark Açık Hava Tiyatrosu’ndaki gösteriler de vardır. Programı ben değil adeta seyirci sunuyordu, seyirci ile iyi bir diyalog sağlayarak nerede ise bütünleşip gitmiştim . Kütahya’da yıllar evel Eskişehir derneği ile yaptığımız geceyi anımsadığım için Sinop’ta Kafkasya’ya bir adım daha yakınlaştığımı hissettiğimden ve Bursa'da ise Kafkasya sevgisini lise yıllarında özümsediğim şehir olsa gerek diye kendimce bu programların müthiş güzel bir sunum içinde geçmesinin nedeni olarak bulmuştum.

Yalova Kuzey Kafkas Kültür Derneği ile Biga’da sahnesi gayet düzgün büyük bir sinema salonunda gösteri yapmak için karar aldık. Orada  Osmaniye köy muhtarı organizasyon işini üstlenmişti. Resmi başvuruları sağlamış salonu da tutmuştu ancak bir türlü davetiye satışında ilerleme kaydedemiyordu. Bunun üzerine Yalova’dan gidip üç gün çalışma yaptık. Gittiğimiz yerlerde görüştüğümüz kişiler bize “Çerkes düğününe para verip gidilir mi ?” diyorlardı. Sonuçta program gününe kadar yeterince davetiye dağıttık. Programın başından kısa bir süre sonra başlayan alkışlar, program sonuna kadar devam etti. Programı sonlandırdıktan sonra da sahneden ayrılamıyorduk. Gösteri sonrası folklorcularla dakikalarca süren fotoğraf çekimleri  yaptılar.

“Biz böyle olacağını düşünememiştik böyle olduğunu bilseydik bütün Biga’lı hemşehrilerimizi salona yığardık, kendi ailelerimizi bile getirmedik” diye pişmanlıklarını dile getirdiler. Bu samimi düşüncelerini  bizimle paylaşımlarını unutamıyorum.

Aynı yıl İnegöl’de bir program gerçekleştirdik. İnegöl’de o yıllarda dernek yoktu. Henüz lise çağlarında olan gençlerden oluşan bir gurup genç organizasyonu üstlenmişti. Merkezdeki bir sinema salonunda düzenlenen gösteriyi ve o gençleri hiç unutamıyorum. Birlikte çok güzel bir program gerçekleştirmiştik.

Bursa’ya tayin olup geldiğimde Bursa Kuzey Kafkas Kültür Derneği’nin düzenlediği bir çok gece ve programlarında yaptığımız açık artırma ve çekilişlerle ilgili de güzel anılarım oldu. Bursa’da Kültürpark'ta Taylan Gazinosu'nda Abhazya için yaptığımız, Abhaz sanatçı Hibla Gerzmava’nın katıldığı programı ve BUSKİ’de Abhazya yararına yaptığımız milli yemeklerin sunulduğu geceleri daima anımsıyorum.

Kocaeli ve Derince’deki geceler de çok anlamlı geceler oldu.

Kocaeli Fuar alanındaki gösteri sunumunda kekelemeye başladım, kelimeyi bir türlü söyleyemiyordum sonra seyircilere dönerek “gösterinin ne kadar heyecan verdiğini sizlerde görüyorsunuz, ben de bundan dolayı tutukluk yaptım” dediğimde yükselen alkış sesini  hiç unutamıyorum .

Bursa Birleşik Kafkasya Derneği’nin kuruluşundan sonra derneğin oluşturduğu Abrek Kafkas Halk Dansları Topluluğu ile bir çok gece ve programlar yaptık. Kapalı spor salonlarında, Tayyare Kültür Merkezi, Kültürpark Açık Hava Tiyatrosu’nda gösteri programları, Roza Düğün Salonu'nda “Köy Düğünleri adı altında sürekli haluj geceleri, BUSKİ’de arka arkaya milli yemeklerin sunulduğu yemekli  geceler yapıldı. İstanbul’da farklı birçok il ve ilçede programlar düzenledik. Bursa televizyonlardan Olay TV’de, İstanbul’da ulusal TV kanallarında programlar yaptık.  Rahmetli Başkanımız Mahmut Bi ile birlikte Çeçenistan için yerel TV'lerde tanıtım programları, açık oturum toplantıları, basın açıklamaları düzenledik. Bursa Altınkaragöz Halk Dansları Festivali'ne katılan Çeçenistan’ın Vainak ekibinin yarışmalardan birinci olduğunun haftasında  Bursa UÜ İlahiyat Fakültesi Kültür Merkezi'nde yapılan gösteri müthiş bir tempo içinde, müthiş heyecanlı seyirci ile müthiş bir sunum oldu. O gece kendimi Çeçenistan’ın o mağrur Çeçen kulelerinde, Çeçen bayrağını dalgalandırdığımı düşlüyordum. Gurubun çoğu savaş gazisiydi, o gurubun yarısı da savaşta şehit olmuştu. Nurlarda uyusunlar. (14/07/1998).

Altın Ceylan, Merinos Hayat Lokantası'nda sabah kahvaltıları, iftar yemekleri, Armut Köy'de Muhammed Emin Paşa’yı anma günleri, Karacabey Hayırlar Köyü'nde iki yıl düzenlenen Kafkas Şöleni, Muradiye'de Staş Yura’nın Kafkas Giysi ve El Sanatları Sergisi önem arz eden faaliyetlerindendir. Birleşik Kafkasya Derneği’nin önemli faaliyetlerinden biride  20 Haziran 2006 da Nalmes’in Kapalı Spor Salonunda gerçekleştirdiği gösteridir.

Bu gösterileri, programları kaydetmiş olsaydım bir kitap olurdu. Anımsadığım anılarımı paylaşma nedenim bu günlere kolay gelinmediğini bir çok il ve ilçedeki hemşehrimizin büyük emekleri neticesinde gelindiğini gözler önüne sermektir. Tüm derneklerimizi bu güne kadar yaptıkları çalışmalarından dolayı tüm kültür emekçilerine sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Bursa Birleşik Kafkasya Derneği’nde  emeği geçen bir çok hemşehrimizi bu gün rahmetle anıyoruz. Bekir Erman, Mahmut Bi, Aydemir Akay, Nevri Sümer, Cevat Erşen, Rahmi Şener, Muammer Öztürk, Zihni Şener, Meliha Şahin, Gülüzar Uygur, Güneş Karabiber, Nezaket Şener, Cemile Özbey, Fazilet Akay, Ruhsar Sağım, Ömer Varol nurlarda yatınız, anılarımızda daima yaşayacaksınız.  Hayatta olan tüm hemşehrilerimiz hizmetleriniz asla unutulmayacaktır. Daima huzur dolu bir yaşamınız olsun.









03 Ekim 2024

KOSACILAR / SARNIÇ’DAN BİR ANI



Tarımın makineleşmesinden evvelki zamanlarda tüm işleri insanlar zamanına göre geliştirilmiş ilkel aletlerle yaparlardı. Karasaban, dögen, yaba, tırmık, dirgen, orak, kosa (tırpan) , çapa, çepinle yapılırdı Sarnıç'ta henüz traktör, biçer döver, ot biçme makinaları yokken tarım işleri insan gücüyle yapılıyordu. Bende yaşım itibariyle o günleri yaşamış biriyim. İyide bir kosacıyımdır. Çayır, yonca mutlaka kosa ile biçilir, aktarılarak kurutulup,destelenir, samanlıklara taşınırdı . Buğday, arpa, yulaf, çavdar hem kosa hem orakla biçilir ve biçilenleri dokurcun yapmak için bağlayanlar olurdu. Harman yerlerine taşınırdı. Burçak elle yolunup,deste yapılıp toplanırdı. Türküsü bile vardır: aman ne zormuş burçak yolması...  

Köyde yapılan çiftçiliğin yanı sıra orta ölçekli hayvancılıkta yapılıyordu. Köyümüzün çok geniş çayırlıkları vardı, ot biçilme tarihi Haziran ayıydı. 

Her ot biçme zamanı anlatılan bir anı vardı. Köyümüze yakın köylerden ekipler halinde gelen kosacılar, aşağı yukarı bizim köyde 20 / 30 gün kalırlardı. Yine bir ot biçme zamanı, bu kosacılar ile Kozba Sünnah ağabey iddiaya girdiler. Kozba Sünnah ağabey köyün girişindeki bize ait çayırı tek başına bir günde biçebileceğini söyledi, kosacılar ise bu çayırın bir kişi ile değil ancak altı kosacı tarafından bir günde biçilebileceği iddia ettiler.

Ertesi günü koca çayırı tek başına bir günde biçen Sünnah abi iddianın kazanaı oldu. Sünnah abi iki metre boyunda fiziki gücü yüksek kosayı iki üç kişinin biçtiği namlu boyu kadar savurarak biçmesi onu meslek edinen kosacıları hayrete düşürüp, şaşkına çevirdi. Daha sonraki her ot biçme zamanı anlatıla anlatıla bu yıllara kadar gelmiştir. Bu anıyı artık ne göreni ne şahidi kaldı anılarda kaldı. Başta Sünnah ağabey olmak üzere o günleri yaşamış,  ahirete göçen tüm Sarnıçlıların ve kosacıların mekanları cennet, ruhları şad olsun.