25 Mayıs 2015

ACI BİR GÜN




12.12.1991
Nur içinde yat Çetin

Durdurun zamanı inmek istiyorum
Kırk yıl öncesine dönmek istiyorum
Sarnıç’ımda acı tatlı anıların içinde
Geçmiş günlerimi yaşamak istiyorum
Tozlu topraklı yollarında koşuştuğum
Sabah akşam hep söyleşip konuştuğum
Dostlukların en güzelinin yaşandığı
Sarnıç’ım artık sende olmak istiyorum  
Mutlu yaşamımızı karabulutlar sarmış
Sanıçım bağrında büyüyüp kopanlar artmış
Seni bir bir terk eden canlarımın arasına
Canım dostum Çetinim de katılmış
Seslenişimizi duyar gibiyim birbirimize
Birlikte başlardık aydınlık günlerimize
Bu sabah bir nefes daha susarken
Kanayan bir yara gibi işliyor özümüze
Birlikte gözümüzü açtığımız Sanıçımızın
Masmavi semalarını dostluklar kaplasın
Kardeşliğimizin izleri gökyüzüne yansısın
Çetin günler bıraktın bu bana acı mirasın 
Karlı bir kış günü Uludağ yamaçlarında
Hüzünlü günleri bırakırken Alacahırkada
Gökyüzünün engin sonsuzlukları arasında
Paylaştığımız düşünceler kaldı Çetin doruklarda


Rıfat  Özbey  (Beya)

Yalova Kuzey Kafkas Dergisi
Sayı 4/5 yıl 1992

18 Mayıs 2015

SUSUYOR NEFESLER SARNIÇIMDA BİR BİR



Beni derinden yaralayan Abrıskil Temel ve Ağanıpha Aysel’in vefatlarını Tüm Sarnıçlılarla paylaşmak istedim. Abrıskil ve Ağanlarla sınırlı değil bu acı hepimizin…
Düşen her bir yaprak istisnasız Sarnıçtır.
Sararıp düşmesin bundan böyle yaprakların
Son bulsun artık Sarnıçım yürek yakan acıların
Sanıçaa başınız sağolsun


ABRISKİL TEMEL
(13.12.1944/27.02.2015)

Bu gün içten içe yıkılıyorum
Yine şaşkın yine üzgün
Yılların ötesinde arıyorum
Geçmiş güzel günleri uzun,uzun
Sizi buluyorum dostlarım sizi buluyorum
Sanıç da alınmış ilk nefesleri hissediyor
Abhazca söylenen ilk ninnilerle uyuyor
Abhazca söylenen ilk sözcüklerle uyanıyorum
İlk adımlarımızı attığımız avlularımızda koşturuyor
Sarnıçta başlayan Sarnıçta tamamlanmayan
Son adımlarla koşturarak kayboluyorum
Tükeniyor Sarnıcım bir bir
Susuyor nefesler susuyor bir bir
Her gün doğuşunda vadimizde
Güneşin Sanıçın ufkunda yükseldiğinde
Huzurun köyümüzün üstünü örttüğünde
Mutluluk dolar içime kanatlanırdım adeta
Şimdi kırıldı kanatlarım
Parçalandı yüreğim
Canımdan can koptu Temel’im
Ablalarına sesleniyordum *** Sarnıç şiirinde
Baba ocağınız sizleri bekliyor
Biricik kardeşinizin tutun elinden
Gelin Sarnıca gelin diyordum
Şimdi yıkıldım dostlarım,
Çöktü işte Sarnıç da
Bir Temelim daha
Mekânın cennet
Ruhun şad olsun

Rıfat Özbey (Beya)



*** SARNIÇTAYIM (2)
- BU ABHAZ KÖYÜ SARNIÇ’IN SOY AĞACIDIR -http://sarniclilar.blogspot.com.tr/2013/04/sarnictayim-2.html




AĞANIPHA AYSEL
Nur içinde yat (1945/19.04.2015)

Bazen kaybettiklerimiz için
Bazen de kaderimiz için ağlamak
Geliyor içimden hıçkırıklara boğulurcasına
Ara ara durup duraksayarak maziye bakarak
Bazen nedenlerini anlamak
Bazen de boş ver diyerek
Haykırmak geliyor içimden.
Bu gün nedenim var
Kaderimin karasına isyan ederek
Derin bir hüznün içinde
Doyasıya ağlamak istiyorum
Duygularımın üzerine çöken sis dağılmasın
Mazinin derinliklerine insin
Tüm acılarım toplanıp ruhumu sarsın
Bırakınız dostlarım bırakınız
Bu gün tüm sevdiklerim için
Tüm kaybettiklerim için
Aysel senin için
Doyasıya ağlamak istiyorum
Mekânın cennet ruhun şad olsun

Rıfat Özbey (Beya)
             

08 Mayıs 2015

ANADOLU’NUN VEFAKÂR ANALARINA



1970 li yılların başında bir Anneler Günü nedeni ile Anadolu’nun cefakâr ve bir o kadarda vefakâr Annelerine ithaf en yazdığım bu şiiri yine bir Anneler günü Annemin anısına ve tüm vefakâr Anadolu Analarına armağan ediyorum.


Nur içinde yat Anam
27.07.2009

 
  BENİM ANAM

Anadolu’mun sabırla yoğrulu kadınlarındandır
Benim kara bahtlı vefakâr anam
Yaşamı ıstıraplarla dolu yüreği yaralı anam
Seni duyuyor seni yaşıyorum bugün
Şimdi ya çapada ya da oraktasın kim bilir ?


Sen çorbamı hazır eder
Atları yemleyip koşumları hazırlar
Şafak sökerken başucuma dikilir
Uyan oğul horozlar ötüşüyor
Demede geç kalacaksın der uyandırırdın
Şimdi ya harmanda ya da davardasın kim bilir ?


Sen cefakâr sen vefakâr Anam
Gerçek Anadolu kadını Anam
Gün ışımadan sağılırını sağar
Bulaşığını yıkar çöreğini küle gömer
Gün ışıdığında’da yine yollardasın
Bir omzunda kırba bir omzunda torba
Ya bir arpa tarlasına ya da bir mısır tarlasınadır gidişin kim bilir ?

Sen mutluluğu yaşardın her zaman
Mutluluğu da yaşatmak isterdin çevrene
Gönlün hep bir çiçek gibiydi duyguların ise bir kelebek
Nasırlı ellerinden eksilmezdi ya çapa ya bel ya da kürek
Tırnakların gâh ezilmiş gâh kırılmış
Toprak dolar altlarına ne çıkar
Seninde manikürün bu topraktır be Anam.

Koşturur dururdun gâh bir tarlaya gâh bir çayıra
Senin de çilen meğer buymuş koş oy Anam koş
Ayakların parça parça yarılır aldırmazsın
Seninde Pedikürün terlerle yoğrulan
Tozlar topraklar değil midir be Anam ?

Kirpiklerine rimel mi çektin ?
Neden gözlerin öyle mor mor olmuş ?
Neden öyle eğilmiş belin neden solmuş benzin ?
Çok göçmüşsün be Anam kahırlandın mı yoksa ?
Soramadın elbet yıllara, soramadın değil mi kaderini ?
Yıllar kayıp geçti nasırlı ellerinden yüreğini delerek
Yazgımı şimdi bu kaderin karası mı?
Şimdi nerelerdesin ne haldesin kim bilir ?
Can Anam, canım Anam

Rıfat ÖZBEY (Beya)