26 Mart 2024

NEŞE’NİN HİKAYESİ - Yaşanmış bir gerçek hayat hikayesi



Henüz üç beş yaşlarındayken
Düşe kalka koşturup dururken
Kuzuların oğlakların peşinde koştururken
Yaşıtlarınla birlikte avluda oynarken
Adeta gökte süzülen pençelerini açan bir doğan misali
Arkadaşlarının arasından bir hamlede alındın
Annenin sıcak kanatlarının arasından
Sana söylenen sevgi dolu sözleri duymamaktasın
Günler öncesi sana şefkatle sarılanlara
Nefret dolu gözlerle bakmaktasın
Alnına yazılan kaderi yaşamaya başladın
Yeni bir yaşam yeni bir hayat içindesin
Yere göğe sığdırılamıyorsun
El bebek, gül bebek el üstündesin
Oysaki sen yüreğinde yaşatıyorsun
Yalnız kaldığın tüm günlerde hayallerinde
Birlikte koşturduğun arkadaşların düşlerine giriyor
Sense annenin kanatlarının altında olamadığına yanıyorsun
Yeni hayata taşıyan ya bir hala ya bir teyzeydi
Bazen bir babaanne, bazen de bir amca, bazen de bir dayı
İyi niyetlerle iyi bir gelecek düşleyenlerden biri
Elinden tutup sevgiyle kucaklayarak
Yüreklerine basıp sahiplenip yetiştirmek
İstekleri hep insani boyutlara uzanıyordu
Annenin babanın söz hakkı kalmamış
Boyun büküp kala kalmışlardı içleri ne kadar yansa da
Senin iyiliğin için çekilmişlerdi kabuklarına
Yeni yaşamının başlangıcında
Küçücük yüreğinde hissettiklerini
Anlatamazsın dinletemezsin yıllar geçse de
İçini kavurur durur yetmişine gelmiş olsan bile
İhtimam görmektesin el üstünde tutulmaktasın
Karşıdan bakıldığında yaşadığın hayat
Saraylarda bir yaşama, bir hayata eşdeğer
Oysaki o küçücük yüreğini sarmış esaret
Haykıracaksın dokunsalar taşısan azıcık bir cesaret
Yere göğe konulmamaktasın
Daha neler yapılsın demekte her gören
Seninse aklın o mutlu çocukluk günlerinde
Koşturduğun evin yemyeşil avlusunda
Anne anne diye seslendiğin günleri anımsıyorsun
Kardeşlerinle oynadığını tozlu sokakları özlüyorsun
Öyle şaşalı öyle güzel bir hayat sürmektesin
Kıskanıyor insanlar senin bu yaşamını
Yerinde olmak istemekte belki bir çok kişi
Mutlu bir çocukluk yaşadığın sanılmakta
En güzel fistanlar içinde salınıp dururken
En güzel oyuncaklarla oynarken
İsteyebileceğin ne kalmış olabilirdi her şeye sahipsin
Anne anne diye koşturarak sarılmak istiyorsun
Hoplayıp zıplayıp koşturan kuzuların oğlakların arasında
Haykırmak düşe kalka koşturmak istiyorsun
Bilemez kimse senin o küçücük yüreğine
Sıkı sıkıya vurulmuş bir pranga olduğunu
Yaşamakta olduğun hayatın gerçeklerinin içinde
Sürdürdüğün hüzünle dolu kavganı
Kavrayamaz o hala ,o teyze, o dayı, o amca
Sanırlar üstüne giydirdikleri o pahalı fistanlarla
O en güzel okul kıyafetlerinle
Bir dediğinin iki edilmediğinin
Ayrıcalıklı bir hayatın olduğunu sanılır görünürde
Sense yüreğinde esen fırtınalarla çalkalanmaktasın
Ağlayamazsın, söyleyemezsin yüreğindekileri
Hele hasretinin tavan yaptığı bir gecenin
İlerleyen saatlerinde kaçıp annenlerin evine gidip
Kimselere görünmeden yatıp uyumuştun.
Sabah olmadan yataktan alınıp geri getirilmiştin
O kadar işlemişti ki yüreğine, unutamamıştın hiçbir an
Ondan sonraki günlerde zaman zaman
Geceleri yatağına yattığında yorganını üzerine çekip
Annem annem diye ağladın hıçkıra hıçkıra günlerce
Akmaz oldu gözyaşların, süzülmedi yanaklarından
Yaktı derinlemesine duygularını, sızladı yüreğin için için
Çocukluk günlerinde gösterdiğin tepkileri
Anlamaz kimse, kesersin fistanının eteklerini
Kopartırsın o en güzel çantanın saplarını
Yırtarsın kitabının, defterinin sayfalarını
İçinde yaşatıldığın o şaşalı hayatı değil
O küçücük yüreğini saran prangalardan kurtulmak
O çocukluk günlerine dönmek istemektesin
Yarım kalan çocukluk günlerini yaşamak
Yaşıtlarınla oyunlar oynamak istemektesin
Kuzuları oğlakları otlatmak suya götürmek istemektesin
Annenin hazırladığı ekmek çıkısını sırtına bağlamasını
Acıktığınızda yaşıtlarınla birlikte çeşme başında
Güle oynaya mutluluk içinde sofra hazırlamak istemektesin  
Yıllar içinde büyüyüp serpilmekte, yarınları karşılamaktasın
Okul günleri, dikiş nakış günleri derken hızla geçer yıllar
Zaman zaman kasabadaki evin önüne çıkar
Beklerken saatlerce görmek isteyerek yaşıtlarını
Bir film şeridi geçermiş o an gözlerinin önünden
Çocukluk günlerini yaşayarak gözlerin buğulanarak
Gözün görmez yaşatılan prensesler gibi yaşamı
Reddeder isyan edersin yaşamak istemezsin asla
Bahçe duvarına sıkı sıkıya yaslanarak haykırmak gelir içinden
Anne kucağında, anne kanatları altında olmak için
Neler vermezdin neler ? Gün bitsin istemezdin
Yaşadığın hayat sana ait değildi sanki bitsin isterdin
Gün sonlarında anılarına sarılarak yaşamak isterdin
Herkesin kıskandığı yaşamı, imrendiği hayatı
Esarette geçen yıllar olarak algılardın bu hayatı
Travma içinde sürdürdüğün hemen her günü
Fark edemedi hiç kimse, fark edemezdi hiçbir zaman
Bilinemedi her şey den üstün olduğu anne sevgisinin
Bilinemedi anneye olan hasretin yakıcılığını
Bilinemedi anneye olan sevginin sınırsız olduğunu
Bu hayatı sana yaşatanlarsa sanırlar sevgi duyduğunun
Bilemezler kin ve nefretle baktığını
Yeni yeni filizlendiğin günlerde
Kopartılıp köklerinden adeta bir vazoya alındığında
Hep göz önündeyken yapraklarınla çiçeklerinle göz kamaştırırken
Solmaya başladığın fark edilmiyordu bir türlü
Kol kanat gerenler farkında değildi elbet
Kol kanat gerdiklerini sandılar yıllarca
Gözyaşları döke döke yaşanan bu hayatta
Annenin kanatları altıda olmaktı tek dileğin
Düşe kalka da olsa peşinde koşturmaktı hep isteğin
Çocukluğunu, gençliğini sürdürdüğün o yılları
Esarette geçirilmiş gibi hissettiğini anlatamadın bir türlü
Uzun kış gecelerinde yorganını başına çekip
Ağladığın anları unutamadın hiç yaşam boyu
Ana kucağından koparılış anını
Kendine ait bir hayat yaşamadın, sana ait değildi o yaşam
Sahte bir hayat yaşamışsın sana yakıştırılan
Sana verilen rolü oynuyordun adeta
Başkalarınca imrenilen hayattan sen hep nefret ettin
İçin için yanan  yüreğin deki ateş
Bilinmez neden yıllarca yanar
Sahte gelir sana her gülüş
Sahte gelir sana her davranış
Rol yapmaya mecbur kaldın ömür boyu
Yıllarca yüreğinde hissettiğin ana sevgisini
Gizli gizli döktüğün göz yaşların
Şimdi anılarını yaşarken süzülmekte yanaklarından
Geçmiş de yaşadıkların yetmişine damga vururcasına
Dökülüverir yüreğini delercesine
Anılarını yaşarken dostça paylaşırken
Yıllar içinde kalan o geçmişte yaşadıklarının
Ağır yükü ile yaşadığını
Neşe olarak taşıdığın o ismin
Yaşamında hiç yer almadığı
Görmüştür okuyucu

 

Not: Yaşanmış bu gerçek hayat hikayesinin kahramanlarına rastlarsınız bakarsanız çevrenize


       05/02/2024 - YAŞANMIŞ HİKAYELER

22 Mart 2024

GÜNEŞ ABLAMIZ

Ahorapha Öznur Karabiber
Düzdağ 1944 / Bilecik 20 Mart 2024

Kesişmişti yollarımız Bursa’da

Kafkas derneklerinin ortamında

Büyük küçük herkes saygı duymaktaydı

İstisnasız sen hepsinin Güneş ablasıydın

Tanıdığım an benimde Güneş ablam oldun

Farkına vardım ki toplum için endişeliydin

Kültür erozyonuna uğradığımızın farkındaydın

Çözüm bulmak, çare olmak için çabalardın

Yemekli Kafkas, Abhaz gecelerinde daima

Yüzlerce kişiye Çerkes yemekleri yapımında

Esirgemediniz emeğinizi arkadaşlarınla birlikte

Günlerce hazırlıklar yapar koştururdunuz

Duymadım, yapamayız yetiştiremeyiz dediğinizi

Birlikteysek elbet olur der, moral verirdin çevrene

Alnınızın akıyla hazırlardınız tüm masaları

Otantik Kafkas yemekleri ile baştan başa

Televizyon programları, tanıtım ve sunumlarda

Yemekli gecelerimiz ve davetlerimizin hepsinde

Her zaman en başta sen vardın Güneş ablam

Anılarımızda daima yaşatacağız aziz hatıranı

Asla unutmayacağız daima kalbimizde yaşayacaksın

Nur içinde yat, mekanın cennet, kabrin nur olsun

Seni ana ana hazırlanacak bundan böyle sofralarımız.

 

Not: Güneş Ablamızla birlikte emeklerini esirgemeden fedakarca çalışan aramızdan ayrılan hemşehrilerimizi de rahmetle anmadan geçemeyeceğim.

Bekir Erman, Mahmut Bi, Aydemir Akay, Cevat Erşen, Muammer Öztürk, Rahmi Şener, Nevri Sümer, Turan Aslan, Meliha Şahin, Nezaket Şener, Fazilet Akay, Cemile Özbey, Güneş Karabiber Bursa Birleşik Kafkasya Derneği sizlere minnettardır.
Mekanınız cennet, ruhunuz şad olsun

08 Mart 2024

Teşekkürler Papapha Sevil

Tsabal’dan Sarnıç’a adlı bu kitabı yazmağa başlarken tek düşüncem köyümüz Sarnıç’ı zihinlerde yaşatmak, kuruluşundan bu yana geçen yaşamı gözler önüne sermek ve benim yetiştiğim yıllardaki mevcut ailelerin soy ağaçlarını tesbit etmek ve Sarnıç Köyü’nün adını ölümsüzleştirmekdi.

Soy ağaçlarını oluştururken çok itinayla yaklaştım ve aile bireylerine teyit ettirdim. Kitap yayınlanıp okurlarıyla buluştuktan sonra müspet ve menfi tepkileri bekledim ve hala bekliyorum. Müspet yaklaşımlarıyla duygu ve düşünlerini açıklayanlardan biride Papapha Sevil. Onun kaleme aldığı yazıyı aşağıda sizlerle paylaşıyorum.

Çok çok teşekkürler Sevil, benim kitapta anlatmak istediklerimi tümüyle yansıttığın için.

Gelin birlikte Papapha Sevil’in yazdıklarını okuyalım.
"Sevgili Rıfat Ağabeyim,

Kaleme aldığın bu eşsiz kitapla, köyümüzün derin köklerini ve yaşanmışlıklarını tüm detaylarıyla bizlere ulaştırdın. Sözlerin, hissettiklerimizi anlatmada kusursuz bir araç oldu.
Kitaptaki sayfalar arasında kendi geçmişimizi bulmak, anılarımızı yeniden yaşamak bize büyük bir mutluluk yer yer de hüzün yaşattı. Eserini okurken gözyaşlarıma engel olamadım, her kelime çocukluğuma götürdü beni. Bu duygu yüklü anları tekrar yaşamama vesile olduğun için sana sonsuz teşekkür ederim.
Kitabın, sadece köyümüz için değil, benim için de unutulmaz bir çocukluk yolculuğu oldu. Bu özel eserle Sarnıç'ımızın tarihine dair bıraktığın mirasa minnettarız. Yolun açık olsun.
Sevgili Dostlar,
Rıfat Ağabey'in muazzam kaleminden çıkan bu kitabı okuyan herkes, Sarnıç'a yolu düşmüş gibi kendi geçmişinden bir parça bulacak. Bu eser, insanın kendisiyle buluştuğu bir yolculuk niteliği taşıyor. Her sayfasında geçmişe dönüş yapacak, çocukluk anılarınızı, ailenizi ve köy yaşantınızı bulacaksınız.
Kitap, sadece bir coğrafyanın öyküsü değil, içinde yaşanan her anın altında yatan duyguları ve anlamı açığa çıkarıyor. Sarnıç'ın sokakları, evleri, insanları sadece bir köyü değil, unutulmaz anıları simgeliyor.
Bu muazzam eseri okumak, sadece bir köyün tarihine tanıklık etmek değil, kendi hikayenizle yüzleşmek anlamına geliyor. Bu kitap, size ait olan hatıraları bulmaya ve geçmişinizi yeniden keşfetmeye davet ediyor. Sarnıç'a yolu düşmüş herkesin, bu benzersiz eseri okumasını şiddetle tavsiye ediyorum."