19 Ocak 2020

HER ZAMAN ANLAYIŞLIYDIN, HAKKINI HELAL ET CEMİLE

100.GÜN

Yaşama veda edişinin 100.gününde Yaşatıyorum duygularımın
ortasında. Çok beğendiğin bu çiçeği Sarnıçlılar bloğunda sana
ayırdığım sayfada en samimi hislerimle paylaşıyorum.
Nurlar içinde uyu. Mekanın cennet olsun.

23.03.2020/13.20

BURSA 






Sarnıç'ın 140 yıllık tarihinin son elli yılında yaşamını benimle paylaşan Sarnıç'a olan sevgime hep ortak olan eşim Cemile' için Sarnıçlılar blogunda affınıza sığınarak bir sayfa ayırmak istedim.
Yaşamında çok farkında olamadığım bir çok şeyi bir bir anımsamaya başladım. Yıllarca derneklerin içinde yer aldım sanıyordum, gerçekten dernekçiliği Cemile yapmış.
Hiç bir zaman emeğini esirgemeden hemen her etkinlikte yer aldı. Nereden olursa olsun gelen her misafirimize kapımızı açık tuttu.
1994 yılında Abhazya seyahatine hazırlanıyordum. Yalnız mı gideceksin ? Şaner'i de götür, gitsin görsün ata topraklarını. Abhazya senin ana vatanında onun ana vatanı değil mi ? demişti. O sözü beni şok etmişti ve o gidişle birlikte Abhazya'da onun sağladığı akrabalık ilişkilerimiz arttı.
2014 yılında'da Yeğen ve kuzenlerden oluşan Cemile'ninde bulunduğu on beş kişilik bir kafile halinde seyahat ettik. Onun için diyorum o hep gerçek bir
Abhazya sevdalısı bense figüranmışım.

Vefatından önce ve vefatından sonra yazdıklarımı paylaşmak istiyorum.

Mekanı cennet kabri nurla dolsun

19.01.2020
Bursa

BIRAKMA ELLERİMİ

Nasıl parçalandı kalbim farkına vardım o an
Dizlerimin bağı çözüldü aniden bakışlarında
Ne olur sakın bırakıp gitme ellerimi canım
Senin sevgin dolaşıyor zira damarlarımda

Yaşantımızda hep mutluluklarla dolu anılarım
Paylaştık bir ömrü bırakmadık hiç birbirimizi
Yansıtmadık asla dışa içten yanan sevgimiz
Sakın ha bırakma ellerimi donar sonra kanım

Anımsamıyorum yaşamımızın kırılan bir yanını
Birbirimize adamıştık kanımızın her damlasını
Bırakma ellerimi savruluruz kuru yaprak misali
Gün sonlanıyor kalbimde sızı gözlerimde yaş

Duygularımın üzerinden esip geçmekte fırtına
Yıkıp geçiyor varlığımı artıyor içimde korkum
Hastahane odasında takılıp kaldım bakışlarına
Bırakma ellerimi seni kaybetmekten korkuyorum

Demeyecektin söylemeyecektin Hakkını helal et diye
Neden niçin söyledin ödenmeyecek ne hakkım olur
Yoğun bakımda geçen günlerin dönmüştü işkenceye
Zordu elbet yaşadıkların Gel dönelim maziye ne olur
Beni var eden sensin bırakma ellerimi korkuyorum


Uzmanlar Hastahanesi/Yalova
08/11/2019


YOĞUN (BAKIM) DUYGULAR
Sevgiler yoğrulur kalplerin özünde
Damarları sarıp yayılır duygularda
Alev alır ulaşır yaşamın doruklarına
ve sen oldun hep
Birlikte geçen bu ömrün temellerinde
Rasathaneler kaydedemez asla şiddetini
Sana olan sevgimin bilki bu öznesini.
Oya gibi işledik ömrümüzün her gününü
ve sen oldun hep
Geçmişteki o güzel günlerin temelinde
Olmazsan hayatımda eğer, enkaza döner
Birlikte sürdüğümüz bu mutlu yaşam söner
Ayırma benden o mahmur gözlerini
ve sen olacaksın
Aydınlığa açılan her güzel günümüzde
Sen kazıdın yüreğime yaşamın güzelliğini
Sen şekillendirdin hayatımızın gülen yüzünü
Her şeyin üstündeydi huzurlu yaşamımız
ve hep sen vardın
Sakin geçen bu ömrün aydınlık günlerinde
Kapısında beklerken yoğun bakım odasının
Filim şeridi gibi geçti yıllar peş peşe akın akın
Beynimi sardı o an örümcek ağı gibi
ve takılırdık birbirimize
Önce giden şanslıdır diye
Sakın ha anımsayıp bu sözü düşmeyesin yanlışa.
Muhtacız birbirimize uzat dostça yine ellerini
Birlikte sürdüreceğiz geleceğimizin güzel günlerini
Yeşerecek yeni baştan umutlarımız
ve hep sen olacaksın
Mazideki gibi geleceğimizdeki nadide günlerinde
21.11.2019
Bursa


Hep sana
Kim yaşama veda ederse üzüntülerini paylaşır
Yaslarına ortak olurum sevdiklerinin
Teselli ederek hüzünlü anlarının her anına
Bir nebze derman olmak isterim
Onun içindir Bir kaç beyit bir kaç mısra yazmak gelir içimden derdim.
Anladım ki meğer
Teselli etmiyormuş yanan yürekleri
Söylenen her söz yanan ateşi körüklermiş
Yığarmış yüreklere kor yığınlarını
Söndüremez olurmuş meğer
Göz pınarlarından dökülen yaşlar
Ağıtlar yakılırken ortak olurdum duygulara
Kapılıp kalırdım içten söylenen acı dolu vurgulara
Bu kez ben yakıyorum ağıtları
Hoş karşılayın hor görmeyin beni dostlarım.
Yarım asırlık birlikte süren bir yaşam
Sarsıldı kökünden kaydı avuçlarımdan koptu yarım.
Birlikte paylaşırdık acı tatlı her günü
Görmemiştim hissettirmezdin hiç içini yakan üzüntünü
En umutsuz en zor anlarda bile görürdüm gülen yüzünü
Görmemek mümkün müydü sevgi dolu yüreğini ?
Günün ağarmasını Sabahın olmasını istemiyorum artık.,
Komşularından biri diyor ki ''Kahvemin çikolatasıydın''
Şimdi sabah kahvelerinin tadı kalmadı artık
Sen yarım asırlık birlikteliğimizin aydınlık yüzü
Yaşamımın meğerki /Yaşamıma tat veren / Çikolatasıymışsın meğer
Hiç ayrılmamıştık. İlk ayrılış günümüz oldu On beş Aralık
İlk kez bensiz bir yolculuğa çıktın bilmem ne kadar sürecek bu ayrılık
Sen daima dağların zirvesiydin bembeyaz karların eksik olmazdı
Akarsuların kaynağıydın Berrak akan suyun eksik olmazdı
Gök yüzünde Kutup yldızıydın hep doğru yönü gösterirdin
Yüzünü çevirmezdin asla yanlış bir yöne
En mutlu anların dostlarınla olmak dostluklar kurmaktı
Boş ve anlamsız konuşmaları sevmez
Sevdiklerine hep dostça görüşün koparmayınız bağlarınızı derdin.
Koparmamış hiç biri seninle bağlarını gözyaşları içinde uğurladılar
Son yolculuğunda yaşama adım attığın sevdiğin Yenişehir'inde
Sömestr tatillerini beklerdin Torunlarım gelecek diye
Günler kaldı sömestr geliyor niçin bıraktın sen yoksun niye
Aldığımız nefesimizin her bir zerresine duacıydık
Evlatlarımızla birlikte bu ömrü huzurla yaşadık
Her zaman her daim yaşamı paylaştık
Hemen her konuda her zaman aynı duygularla yaşadık
Birlikte süren yaşamımızda Asıl olan senmişsin
Bense bir figüranmışım
Anladım On beş Aralık sabahı
Saatlerin 7.55 gösterdiği vakitte
''Yolun sonu göründü''
Mekanın cennet kabrin nurla dolsun
Ne hakkım olabilir varsa tüm hakkım helal olsun.
27/12/2019
Bursa 23.30


HUZURLA UYU
Yaşam devam ediyor
Ama nasıl
Nasıl devam ediyor
Ah bir bilseniz dostlarım ah bir bilseniz
Allah'dan dileğimdir yaşamayın ancak yaşayan bilir
Bak günler geçti Kerem adını bile anamıyor
Senden her bahsetmek istediğinde SİZ diyor
Sarı taksi ile gelip gidiyordunuz
Bak işte sarı Taksi geldi hadi Dede
Bak sizi bekliyor seni anmamı istiyor
O küçücük Kalbine düşen ateşi söndüremiyor
Torunların,sana olan sevgiyi kalplerinde yaşatıyor
Canberk ve Cankat sürekli arayıp hatırımı soruyor
Yüreklerine düşen ateş onları ta derinden yakıyor
Sormuyorlar biliyorlar onlar sonsuzluk yolculuğunu
Hani var ya Gunda Didem diye bir villan
Ona her bakışta yanıyor içim
Nasıl bir mutluluk yaşamıştın
On üç Temmuz sabahı
Kucağına almıştın adeta Villanın tapusunu
Düşürmemiştin bir daha dilinden
Her günün sabahında görmek istiyordun yüzünü
Her daim her konuşmanda ise iki oğlum iki kızım var derdin
Öyle samimi öyle içten paylaşıyorlar ki gelinlerin hüzünlerini
Annem böyle ister böyle yapar diyerek
Aksatmıyorlar yaşamında
Cemiyetlerde sağladığın düzeni
Nasıl istiyorsan nasıl arzu ediyorduysan koşturup didinip
Özveriyle sonlandırıyorlar
Bazı dostlar ne mutlu iki kızın var demekte
Oysaki bizi her zaman mutlu kılan iki oğlumuz
Kazandırmıştı bizlere bizi bizden çok düşünen o iki kızımızı
Şimdi hızla akıyor zamanın içinde acılar azgın bir sele dönmüş
Tutunacak çalı çırpıda olsa arıyorum
Selin önünden kaçabilmek için
O sele set oluyor torunlarımız
Bu gün ilk kez andı adını Kerem
Babaannem nerededir Pedmer'e getirelim diyor
Camdan baktığımızda görünen Tıp merkezinde
Görmek istiyor hemen yakınında seni.
Ördüğün hırkaları getirip getirip gösteriyor
İzah edemiyorum hadi çık gel
Şaka yapmayı da sevmezdin
Ama bu bir şakaydı de
Ve ne olur çık gel.
Bursa
29/12/2019//1


BU GÜN YİNE BİRLİKTE BURSADAYIZ
Ne kadar üzülmüştün
Benim hastalığımda
Hastahaneye yatışımda
Gerçek bir çöküş yaşamıştın o günlerde
Hüzün içinde geçirmiştin hep günlerini
Belki sen çekmiştin benim dertlerimi için için
Üzmeyecektin o kadar kendini
Bak yapayalnız bırakıp gittin şimdi beni
Yazdırmayacaktın bana bu mısraları
Sakın ha beni geride bırakma derdim.
Neden niçin dinlemedin anlamış değilim.
Bu gün Bursa'da hani çok sevdiğin yeğenimiz
Evlatlarından ayırmadığın GIYA ile birlikteyiz
Eşini alarak geldi Abhazya'dan
Göz yaşları içinde anlattı durmaksızın anılarını
Beraberce dolaştık
Kapalı çarşıda Reyhanda İpekhan'da Kozahan'da
Birlikte dolaştığımız her yerde sende yanımızdaydın
Yün tezgahlarına baktık renk renk yumaklar çileler vardı
Neden seçmiyorsun. Örmek mi istemiyorsun artık
Reyhan fırınının önünden geçiyoruz
Simit almamı istemedin oysaki her şeye tercih ederdin
Fistocular Yemeniciler çarşısına neden inmiyoruz
İpek hanında biraz olsun neden oturup dinlemiyoruz
Yine birlikte havluculara tuhafiyecilere uğruyoruz
Hediyelik havlu bakardın çok zaman
İstemiyorsun ne bir havlu ne bir düğme neden almadın
Biliyorum fuzuli hiç bir şeyi istemezdin almazdın
Yaşamın boyunca evini aileni düşünürdün
Önceliğin ihtiyaçlar sonrası hediyelik almaktı
Bu gün hiç bir şey almadan dönüyoruz
Yavaş yavaş Metroya doğru
Metro asansöründe birlikteyiz
Nedense sen inmedin.
Nasıl döneceğiz ........
Bilemiyorum
02.01..2019
BURSA


16 Ocak 2020

AHMET NURİ YILMAZ (ÇUKUA)




AHMET NURİ YILMAZ
ÇUKUA
1933 /13.01.2020 Musaözü / ESKİŞEHİR

Hep doğduğu köyü yaşatırdı özünde
Tertemiz kalbini andırır bir görünümde
Bembeyaz karlarla kaplı Musaözünde
Her dostuna ısrarla söyledği vasiyetine
Kavuştu ata topraklarına huzur içinde

Herkes farklı bir yönünden bahseder
Her zaman dinamik herzaman fedakar
Mutlaka her derde deva olmak ister
Emeğini esirgemez ekmeğini böler
Gönül kırmaz kırılan gönülleri ekler

Devrimleri savunur meydanlarda olurdu
Emeğe saygı ister hep emeği savunurdu
Haklı bulduğu her olayın önünde olurdu
İlk yerli otomobilin altmış yıl öncesi var
İşte o
Devrim arabalarına çekiç salladım derdi

Dostluklar kurar menfaat beklemez
Sözüne sadık kalır asla bekletmez
Beklemeye asla tahammül edemez
Zamana karşı koşarak sürdü yaşamı
Mekanın cennet kabrin nurla dolsun

Okyanus açıklarında canımı kaybettim
Sahile ancak acılarımı taşıyabildim


Bursa
15.01.2020
22.15

NOT: Yaşamı boyunca evlatrından çok bana emeğin geçmiştir
Her zaman minnettarım Kabrinde rahat uyu Mekanın cennet olsun