100.GÜN
Yaşama
veda edişinin 100.gününde Yaşatıyorum duygularımın
ortasında.
Çok beğendiğin bu çiçeği Sarnıçlılar bloğunda sana
ayırdığım
sayfada en samimi hislerimle paylaşıyorum.
Nurlar
içinde uyu. Mekanın cennet olsun.
23.03.2020/13.20
BURSA
Sarnıç'ın
140 yıllık tarihinin son elli yılında yaşamını benimle
paylaşan Sarnıç'a olan sevgime hep ortak olan eşim Cemile' için
Sarnıçlılar blogunda affınıza sığınarak bir sayfa ayırmak
istedim.
Yaşamında
çok farkında olamadığım bir çok şeyi bir bir anımsamaya
başladım. Yıllarca derneklerin içinde yer aldım sanıyordum,
gerçekten dernekçiliği Cemile yapmış.
Hiç
bir zaman emeğini esirgemeden hemen her etkinlikte yer aldı.
Nereden olursa olsun gelen her misafirimize kapımızı açık tuttu.
1994
yılında Abhazya seyahatine hazırlanıyordum. Yalnız mı
gideceksin ? Şaner'i de götür, gitsin görsün ata topraklarını.
Abhazya senin ana vatanında onun ana vatanı değil mi ? demişti. O
sözü beni şok etmişti ve o gidişle birlikte Abhazya'da onun
sağladığı akrabalık ilişkilerimiz arttı.
2014
yılında'da Yeğen ve kuzenlerden oluşan Cemile'ninde bulunduğu
on beş kişilik bir kafile halinde seyahat ettik. Onun için diyorum
o hep gerçek bir
Abhazya
sevdalısı bense figüranmışım.
Vefatından
önce ve vefatından sonra yazdıklarımı paylaşmak istiyorum.
Mekanı
cennet kabri nurla dolsun
19.01.2020
Bursa
BIRAKMA
ELLERİMİ
Nasıl
parçalandı kalbim farkına vardım o an
Dizlerimin
bağı çözüldü aniden bakışlarında
Ne
olur sakın bırakıp gitme ellerimi canım
Senin
sevgin dolaşıyor zira damarlarımda
Yaşantımızda
hep mutluluklarla dolu anılarım
Paylaştık
bir ömrü bırakmadık hiç birbirimizi
Yansıtmadık
asla dışa içten yanan sevgimiz
Sakın
ha bırakma ellerimi donar sonra kanım
Anımsamıyorum
yaşamımızın kırılan bir yanını
Birbirimize
adamıştık kanımızın her damlasını
Bırakma
ellerimi savruluruz kuru yaprak misali
Gün
sonlanıyor kalbimde sızı gözlerimde yaş
Duygularımın
üzerinden esip geçmekte fırtına
Yıkıp
geçiyor varlığımı artıyor içimde korkum
Hastahane
odasında takılıp kaldım bakışlarına
Bırakma
ellerimi seni kaybetmekten korkuyorum
Demeyecektin söylemeyecektin Hakkını helal et diye
Neden
niçin söyledin ödenmeyecek ne hakkım olur
Yoğun
bakımda geçen günlerin dönmüştü işkenceye
Zordu
elbet yaşadıkların Gel dönelim maziye ne olur
Beni
var eden sensin bırakma ellerimi korkuyorum
Uzmanlar
Hastahanesi/Yalova
08/11/2019
YOĞUN
(BAKIM) DUYGULAR
Sevgiler
yoğrulur kalplerin özünde
Damarları sarıp yayılır
duygularda
Alev alır ulaşır yaşamın doruklarına
ve sen
oldun hep
Birlikte geçen bu ömrün temellerinde
Rasathaneler
kaydedemez asla şiddetini
Sana olan sevgimin bilki bu
öznesini.
Oya gibi işledik ömrümüzün her gününü
ve sen
oldun hep
Geçmişteki o güzel günlerin temelinde
Olmazsan
hayatımda eğer, enkaza döner
Birlikte sürdüğümüz bu mutlu
yaşam söner
Ayırma benden o mahmur gözlerini
ve sen
olacaksın
Aydınlığa açılan her güzel günümüzde
Sen
kazıdın yüreğime yaşamın güzelliğini
Sen şekillendirdin
hayatımızın gülen yüzünü
Her şeyin üstündeydi huzurlu
yaşamımız
ve hep sen vardın
Sakin geçen bu ömrün
aydınlık günlerinde
Kapısında
beklerken yoğun bakım odasının
Filim şeridi gibi geçti
yıllar peş peşe akın akın
Beynimi sardı o an örümcek ağı
gibi
ve takılırdık birbirimize
Önce giden şanslıdır
diye
Sakın ha anımsayıp bu sözü düşmeyesin yanlışa.
Muhtacız
birbirimize uzat dostça yine ellerini
Birlikte sürdüreceğiz
geleceğimizin güzel günlerini
Yeşerecek yeni baştan
umutlarımız
ve hep sen olacaksın
Mazideki gibi
geleceğimizdeki nadide günlerinde
21.11.2019
Bursa
Hep
sana
Kim yaşama veda ederse üzüntülerini
paylaşır
Yaslarına ortak olurum sevdiklerinin
Teselli ederek
hüzünlü anlarının her anına
Bir nebze derman olmak
isterim
Onun içindir Bir kaç beyit bir kaç mısra yazmak gelir
içimden derdim.
Anladım ki meğer
Teselli etmiyormuş yanan
yürekleri
Söylenen her söz yanan ateşi körüklermiş
Yığarmış
yüreklere kor yığınlarını
Söndüremez olurmuş meğer
Göz
pınarlarından dökülen yaşlar
Ağıtlar yakılırken ortak
olurdum duygulara
Kapılıp kalırdım içten söylenen acı dolu
vurgulara
Bu kez ben yakıyorum ağıtları
Hoş karşılayın
hor görmeyin beni dostlarım.
Yarım asırlık birlikte süren
bir yaşam
Sarsıldı kökünden kaydı avuçlarımdan koptu
yarım.
Birlikte paylaşırdık acı tatlı her günü
Görmemiştim
hissettirmezdin hiç içini yakan üzüntünü
En umutsuz en zor
anlarda bile görürdüm gülen yüzünü
Görmemek mümkün müydü
sevgi dolu yüreğini ?
Günün ağarmasını Sabahın olmasını
istemiyorum artık.,
Komşularından biri diyor ki ''Kahvemin
çikolatasıydın''
Şimdi sabah kahvelerinin tadı kalmadı
artık
Sen yarım asırlık birlikteliğimizin aydınlık
yüzü
Yaşamımın meğerki /Yaşamıma tat veren /
Çikolatasıymışsın meğer
Hiç ayrılmamıştık. İlk ayrılış
günümüz oldu On beş Aralık
İlk kez bensiz bir yolculuğa
çıktın bilmem ne kadar sürecek bu ayrılık
Sen daima dağların
zirvesiydin bembeyaz karların eksik olmazdı
Akarsuların
kaynağıydın Berrak akan suyun eksik olmazdı
Gök yüzünde
Kutup yldızıydın hep doğru yönü gösterirdin
Yüzünü
çevirmezdin asla yanlış bir yöne
En mutlu anların dostlarınla
olmak dostluklar kurmaktı
Boş ve anlamsız konuşmaları
sevmez
Sevdiklerine hep dostça görüşün koparmayınız
bağlarınızı derdin.
Koparmamış hiç biri seninle bağlarını
gözyaşları içinde uğurladılar
Son yolculuğunda yaşama adım
attığın sevdiğin Yenişehir'inde
Sömestr tatillerini
beklerdin Torunlarım gelecek diye
Günler kaldı sömestr geliyor
niçin bıraktın sen yoksun niye
Aldığımız nefesimizin her
bir zerresine duacıydık
Evlatlarımızla birlikte bu ömrü
huzurla yaşadık
Her zaman her daim yaşamı paylaştık
Hemen
her konuda her zaman aynı duygularla yaşadık
Birlikte süren
yaşamımızda Asıl olan senmişsin
Bense bir
figüranmışım
Anladım On beş Aralık sabahı
Saatlerin
7.55 gösterdiği vakitte
''Yolun sonu göründü''
Mekanın
cennet kabrin nurla dolsun
Ne hakkım olabilir varsa tüm hakkım
helal olsun.
27/12/2019
Bursa
23.30
HUZURLA
UYU
Yaşam
devam ediyor
Ama nasıl
Nasıl devam ediyor
Ah bir bilseniz
dostlarım ah bir bilseniz
Allah'dan dileğimdir yaşamayın ancak
yaşayan bilir
Bak günler geçti Kerem adını bile
anamıyor
Senden her bahsetmek istediğinde SİZ diyor
Sarı
taksi ile gelip gidiyordunuz
Bak işte sarı Taksi geldi hadi
Dede
Bak sizi bekliyor seni anmamı istiyor
O küçücük
Kalbine düşen ateşi söndüremiyor
Torunların,sana olan
sevgiyi kalplerinde yaşatıyor
Canberk ve Cankat sürekli arayıp
hatırımı soruyor
Yüreklerine düşen ateş onları ta derinden
yakıyor
Sormuyorlar biliyorlar onlar sonsuzluk yolculuğunu
Hani
var ya Gunda Didem diye bir villan
Ona her bakışta yanıyor
içim
Nasıl bir mutluluk yaşamıştın
On üç Temmuz
sabahı
Kucağına almıştın adeta Villanın
tapusunu
Düşürmemiştin bir daha dilinden
Her günün
sabahında görmek istiyordun yüzünü
Her daim her konuşmanda
ise iki oğlum iki kızım var derdin
Öyle samimi öyle içten
paylaşıyorlar ki gelinlerin hüzünlerini
Annem böyle ister
böyle yapar diyerek
Aksatmıyorlar yaşamında
Cemiyetlerde
sağladığın düzeni
Nasıl istiyorsan nasıl arzu ediyorduysan
koşturup didinip
Özveriyle sonlandırıyorlar
Bazı dostlar
ne mutlu iki kızın var demekte
Oysaki bizi her zaman mutlu kılan
iki oğlumuz
Kazandırmıştı bizlere bizi bizden çok düşünen
o iki kızımızı
Şimdi hızla akıyor zamanın içinde acılar
azgın bir sele dönmüş
Tutunacak çalı çırpıda olsa
arıyorum
Selin önünden kaçabilmek için
O sele set oluyor
torunlarımız
Bu gün ilk kez andı adını Kerem
Babaannem
nerededir Pedmer'e getirelim diyor
Camdan baktığımızda görünen
Tıp merkezinde
Görmek istiyor hemen yakınında seni.
Ördüğün
hırkaları getirip getirip gösteriyor
İzah edemiyorum hadi çık
gel
Şaka yapmayı da sevmezdin
Ama bu bir şakaydı de
Ve
ne olur çık gel.
Bursa
29/12/2019//1
BU
GÜN YİNE BİRLİKTE BURSADAYIZ
Ne
kadar üzülmüştün
Benim hastalığımda
Hastahaneye
yatışımda
Gerçek bir çöküş yaşamıştın o günlerde
Hüzün
içinde geçirmiştin hep günlerini
Belki sen çekmiştin benim
dertlerimi için için
Üzmeyecektin o kadar kendini
Bak
yapayalnız bırakıp gittin şimdi beni
Yazdırmayacaktın bana
bu mısraları
Sakın ha beni geride bırakma derdim.
Neden
niçin dinlemedin anlamış değilim.
Bu gün Bursa'da hani çok
sevdiğin yeğenimiz
Evlatlarından ayırmadığın GIYA ile
birlikteyiz
Eşini alarak geldi Abhazya'dan
Göz yaşları
içinde anlattı durmaksızın anılarını
Beraberce
dolaştık
Kapalı çarşıda Reyhanda İpekhan'da
Kozahan'da
Birlikte dolaştığımız her yerde sende
yanımızdaydın
Yün tezgahlarına baktık renk renk yumaklar
çileler vardı
Neden seçmiyorsun. Örmek mi istemiyorsun
artık
Reyhan fırınının önünden geçiyoruz
Simit almamı
istemedin oysaki her şeye tercih ederdin
Fistocular Yemeniciler
çarşısına neden inmiyoruz
İpek hanında biraz olsun neden
oturup dinlemiyoruz
Yine birlikte havluculara tuhafiyecilere
uğruyoruz
Hediyelik havlu bakardın çok zaman
İstemiyorsun
ne bir havlu ne bir düğme neden almadın
Biliyorum fuzuli hiç
bir şeyi istemezdin almazdın
Yaşamın boyunca evini aileni
düşünürdün
Önceliğin ihtiyaçlar sonrası hediyelik
almaktı
Bu gün hiç bir şey almadan dönüyoruz
Yavaş yavaş
Metroya doğru
Metro asansöründe birlikteyiz
Nedense sen
inmedin.
Nasıl döneceğiz ........
Bilemiyorum
02.01..2019
BURSA