03 Haziran 2015

ŞAFAK PALA (PAPAPHA)



Sanıçın dünyaya açılan kapılarını aralamak istedim
Biyografisini yazıp ve onu sizlere tanıtmak istedim.
Ben Sanıç semalarında bir yıldız göstermek istedim.

Evet, sizlere tanıtmak istediğim Sızı adlı kitabından aşağıya aldığım alıntısını okuyacağınız Zaim Baba’nın kızı Şafak Pala 1968 de Bilecik’in Pazaryeri (Pazarcık) ilçesinde doğdu Uludağ Üniversitesi Fen –Edebiyat fakültesini bitirdi Kamuda sınıf öğretmenliği, Bursa Nilüfer’de Kültür Müdürlüğü ve Kütüphane müdürlüğü yaptı. Yayınlanmış Sızı ve Yüzüne Sabah Çiyi Düşmüş adlı öykü kitapları ile farklı dergi ve gazetelerde yayınlanmış birçok makaleleri bulunan, öykü dalında aldığı ödülleri olan bir Sarnıçlının kaleminden Sızı adlı öyküsünün satırlarına dönelim.

Rıfat Özbey


SIZI

…‘’Bütün komutanlar, erler, alandaki askerler atların üzerinde. İlk sınava girecek olan benim. Yaşamım boyunca kaybetmediğim özelliğim, o gün de bende mevcut. O da kendine güven. O geceki nöbetçi amiri binbaşı bana döndü, ‘Erbaş beş adım öne! Karşı tepenin ardında düşman var. Ne yapacaksın?’ diyor. Ben hiç beklemeden en gür sesimle, tepeye çıkıp bakacağım komutanım diyerek atıma kamçıyı vuruyorum.’’ İşte gözleri ışıl ışıl, gür sesiyle sanki asker ocağındaymışçasına bağırmaya başladı.’’Eee sonra ne oldu baba?’’ diyorum ben de, sonra olanı bilmezmişim gibi.
‘’Sonra tepeye çıktım, fakat tepede bir tane bile ağaç yok. Attan indiğimde atı bağlayabileceğim tek bir dal bile yok. O sırada çocukluğumda yüz beş yaşındaki Şuayip amcamın benimle yaptığı konuşma geldi aklıma. O, Kafkasya’da atları bağlayacak bir yer bulamadığımızda atın başını büküp gemi kolona bağlardık, derdi. Ben de içim kıpır kıpır, atın başını büküp, gemini kolona bağladım. At kendi çevresinde dönmeye başladı. Rahatlamıştım. Nefesimi kontrol edip hızla tepeden aşağıya doğru indim. Güya düşmanı imha edip tekrar atın yanına geldim Hızla gemi kolondan söktüm Uzatmayayım atın sırtında, hızla komutanın yanına geldim Birinci ordu komutanı Orgeneral Cemil Cahit Toydemir, Ben atı kolona bağlayınca bu çocuk hangi millet bilin bakalım, demiş. Herkes bir şey söylemiş. O da bak gelince soracağız bu çocuk Çerkes, atı böyle bağlayanlar Kafkasyalılardır, demiş. Ben yanlarına geldim. Kırk altıncı Süvari Alayı Dördüncü Bölükten Erbaş Zaim Baba düşman kuvvetleri imha edilmiştir komutanım. Diye bağırıyorum'’ Konuşmanın bundan sonrasını her dinleyişimde içim burkuluyor. Bu güne kadar karşılaştığı en zor, en acıklı olaylarda bile bir tek gözyaşı dökmeyen ve zaman zaman, yaşananlara gereğinden fazla duyarsız olduğunu düşündüğüm babam, bu olayı her anlatışında ağlar. İşte bu benim içimi çok acıtır. Gözleri kızarmaya başladı bile.
‘’O sırada komutan sözümü kesiyor, dur bakalım evladım, sen hangi millettensin, diyor. Ben askere gelirken amcalarım askerde Abhaz olduğunu söyleme demişlerdi. O yüzden cevap verirken tedirgin oluyorum. Çekinme oğlum söyle sen Çerkes misin, diyor Cemil Cahit Paşa. Sonunda evet diyorum. Nerelisin? Bilecikliyim. Dur bakalım Sen Yetim İbrahim Bey’in oğlumusun yoksa? Burnun aynı onun burnu. O sırada Alay Komutanı Albay Hulusi Alkan da heyecanlandı. Sen Elmas’ın oğlu musun? Elmas  in oğlumusun? Elmas’ın oğlu benim yanımda asker olacak ve benim bundan haberim olmayacak, diyor. Savaş sırasında az ekmeğini yemedik annenin. İstanbul’dan Anadolu’ya geçerken sizin orada toplanırdık diyor, komutanım. O sırada Cemil Cahit Paşa herkesi susturup konuşmaya başlıyor. Benim başım önümde. Efendiler! bu gün burada gördüğünüz bu coçuk çok daha iyi yerlerde olabilirdi. Sizin gibi bir asker yahut bir tabip olabilirdi örneğin. Ama babasının başından geçen olumsuz bazı olaylar, bu çocuğun yaşamını alt üst etti.’’ Bütün isimleri, bütün ayrıntıları sanki dün başından geçmiş gibi anımsaması beni her seferinde çok şaşırtıyor. Konuşmanın sonrasını getiremeyecek eminim. Yemyeşil gözlerinden ip gibi yaşlar akmaya başladı bile. Eğilip otların üzerinde duran bıçaklı, sedef işlemeli bastonu kaldırıyorum. Babamın koluna giriyorum,’’Boş ver baba yine iyi durumdasın.’’ Diyorum gülümseyerek.’’ Allaha şükür kızım. Su aka aka yolunu bulur’’ diyor omuzlarını dikleştirip, sert yüz ifadesini yüzüne tekrar yapıştırıyor.’’ …