26 Haziran 2015
03 Haziran 2015
ŞAFAK PALA (PAPAPHA)
Sanıçın dünyaya
açılan kapılarını aralamak istedim
Biyografisini
yazıp ve onu sizlere tanıtmak istedim.
Ben Sanıç semalarında bir yıldız göstermek
istedim.
Evet, sizlere tanıtmak istediğim Sızı adlı kitabından aşağıya aldığım alıntısını
okuyacağınız Zaim Baba’nın kızı Şafak Pala 1968 de Bilecik’in Pazaryeri
(Pazarcık) ilçesinde doğdu Uludağ Üniversitesi Fen –Edebiyat fakültesini
bitirdi Kamuda sınıf öğretmenliği, Bursa Nilüfer’de Kültür Müdürlüğü ve Kütüphane
müdürlüğü yaptı. Yayınlanmış Sızı ve Yüzüne Sabah Çiyi Düşmüş adlı öykü
kitapları ile farklı dergi ve gazetelerde yayınlanmış birçok makaleleri bulunan,
öykü dalında aldığı ödülleri olan bir Sarnıçlının kaleminden Sızı adlı
öyküsünün satırlarına dönelim.
Rıfat Özbey
Rıfat Özbey
SIZI
…‘’Bütün komutanlar, erler,
alandaki askerler atların üzerinde. İlk sınava girecek olan benim. Yaşamım
boyunca kaybetmediğim özelliğim, o gün de bende mevcut. O da kendine güven. O
geceki nöbetçi amiri binbaşı bana döndü, ‘Erbaş beş adım öne! Karşı tepenin
ardında düşman var. Ne yapacaksın?’ diyor. Ben hiç beklemeden en gür sesimle,
tepeye çıkıp bakacağım komutanım diyerek atıma kamçıyı vuruyorum.’’ İşte
gözleri ışıl ışıl, gür sesiyle sanki asker ocağındaymışçasına bağırmaya başladı.’’Eee
sonra ne oldu baba?’’ diyorum ben de, sonra olanı bilmezmişim gibi.
‘’Sonra tepeye çıktım, fakat
tepede bir tane bile ağaç yok. Attan indiğimde atı bağlayabileceğim tek bir dal
bile yok. O sırada çocukluğumda yüz beş yaşındaki Şuayip amcamın benimle
yaptığı konuşma geldi aklıma. O, Kafkasya’da atları bağlayacak bir yer
bulamadığımızda atın başını büküp gemi kolona bağlardık, derdi. Ben de içim
kıpır kıpır, atın başını büküp, gemini kolona bağladım. At kendi çevresinde
dönmeye başladı. Rahatlamıştım. Nefesimi kontrol edip hızla tepeden aşağıya
doğru indim. Güya düşmanı imha edip tekrar atın yanına geldim Hızla gemi
kolondan söktüm Uzatmayayım atın sırtında, hızla komutanın yanına geldim
Birinci ordu komutanı Orgeneral Cemil Cahit Toydemir, Ben atı kolona bağlayınca
bu çocuk hangi millet bilin bakalım, demiş. Herkes bir şey söylemiş. O da bak
gelince soracağız bu çocuk Çerkes, atı böyle bağlayanlar Kafkasyalılardır,
demiş. Ben yanlarına geldim. Kırk altıncı Süvari Alayı Dördüncü Bölükten Erbaş
Zaim Baba düşman kuvvetleri imha edilmiştir komutanım. Diye bağırıyorum'’
Konuşmanın bundan sonrasını her dinleyişimde içim burkuluyor. Bu güne kadar
karşılaştığı en zor, en acıklı olaylarda bile bir tek gözyaşı dökmeyen ve zaman
zaman, yaşananlara gereğinden fazla duyarsız olduğunu düşündüğüm babam, bu
olayı her anlatışında ağlar. İşte bu benim içimi çok acıtır. Gözleri kızarmaya
başladı bile.
‘’O sırada komutan sözümü
kesiyor, dur bakalım evladım, sen hangi millettensin, diyor. Ben askere
gelirken amcalarım askerde Abhaz olduğunu söyleme demişlerdi. O yüzden cevap
verirken tedirgin oluyorum. Çekinme oğlum söyle sen Çerkes misin, diyor Cemil
Cahit Paşa. Sonunda evet diyorum. Nerelisin? Bilecikliyim. Dur bakalım Sen
Yetim İbrahim Bey’in oğlumusun yoksa? Burnun aynı onun burnu. O sırada Alay
Komutanı Albay Hulusi Alkan da heyecanlandı. Sen Elmas’ın oğlu musun?
Elmas in oğlumusun? Elmas’ın oğlu benim
yanımda asker olacak ve benim bundan haberim olmayacak, diyor. Savaş sırasında
az ekmeğini yemedik annenin. İstanbul’dan Anadolu’ya geçerken sizin orada
toplanırdık diyor, komutanım. O sırada Cemil Cahit Paşa herkesi susturup
konuşmaya başlıyor. Benim başım önümde. Efendiler! bu gün burada gördüğünüz bu
coçuk çok daha iyi yerlerde olabilirdi. Sizin gibi bir asker yahut bir tabip
olabilirdi örneğin. Ama babasının başından geçen olumsuz bazı olaylar, bu
çocuğun yaşamını alt üst etti.’’ Bütün isimleri, bütün ayrıntıları sanki dün
başından geçmiş gibi anımsaması beni her seferinde çok şaşırtıyor. Konuşmanın
sonrasını getiremeyecek eminim. Yemyeşil gözlerinden ip gibi yaşlar akmaya
başladı bile. Eğilip otların üzerinde duran bıçaklı, sedef işlemeli bastonu
kaldırıyorum. Babamın koluna giriyorum,’’Boş ver baba yine iyi durumdasın.’’
Diyorum gülümseyerek.’’ Allaha şükür kızım. Su aka aka yolunu bulur’’ diyor
omuzlarını dikleştirip, sert yüz ifadesini yüzüne tekrar yapıştırıyor.’’ …
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)