06 Nisan 2015

HASANDERE – KÜNÇEĞİZ - ELMABAHÇE …



HASANDERE – KÜNÇEĞİZ - ELMABAHÇE …

Henüz birçok şeyleri ayırt edemeyecek yaşlardaydım. İsimlerini duyuyordum bu üç köyün. Bu üç köyden insanlar gelirdi Sanıç’a düğünlere, cenazelere, farklı zamanlarda hasta ve yaşlıların ziyaretine. Merak ederdim gelişlerini, bizim köyümüzdekilerle kurdukları o sıcak diyalogları.

Zamanla anlamaya başlamıştım aynı kaderi paylaştığımızı, aynı dili konuştuğumuzu, konuşmalarda ise şive farklılıkları olduğunu,onlara ÇUJİ dendiğini,bizim köyün insanları için TSABALLI dendiğini öğrenmiştim daha sonraları.. Ve KAFKASYA ve ABHAZYA'YI tanımağa, anlamaya başladım. Sonraları Sürgünün ABHAZ milletine neler yaşattığını...

Bu üç köy halkının ABHAZYA’dan itibaren bu son yerleşim yerlerine kadarki sürecini yazmasını rica ettiğim Pısyipa Zihni Şener uzun yıllar Amerika da yaşadı. Bu süreç içinde Abhaz dili üzerine MIT'de ve Harvard'da çalışmaları oldu. Abhazca'dan Türkçeye, Türkçe'den Abhazca’ya çevirileri ile Abhazca hikâye ve şiirleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayılandı. ÇUJI Dıalektiği ve ABJUİ  (Abhazya'daki yazı dili olarak kullanılan Dialektik ) arasındaki fark ve ilintileri inceleyen çalışması   ABD'de yayım aşamasında. Xulatstsı adlı masalı harvard'da İngilizce, Abhazca ve Türkçe olarak yayınlandı. ÇUJİ lerle ilgili yaptığı derlemeleri (Yazısını) paylaşmak istiyorum.

Rıfat Özbey (Beya)


ABHAZLARIN ÇUJİ (CWYZHY) KABİLESİ

Abhaz Krallığının 19.asırdaki sınırları itibariyle en kuzeydeki Abhaz kabilesidir. Bölgenin batısında Vubıkhlarla, kuzeyde Adige ve Kazaklarla, doğuda Karaçay-Çerkeskteki Abazalarla, güneyde Tsabal ve diğer Abhaz kabileleri ile komşu idiler. 19.Asırda ki Kafkas sürgününde Vubıkhların yanı sıra topyekûn sürgüne uğrayan tek Abhaz kabilesidir.

Yaşadıkları yerler bu gün (maalesef) Rusya sınırları içinde kalmıştır. Bunun en önemli nedenide 1864 de top yekûn Türkiye ye sürülmüş olmalarıdır. Bu gün Adler hava alanının da içinde olduğu düzlükler güneydeki Abhaz kabilelerince (Ad'ılara) dışarıya çıkış, Çuji kabilesi insanlarınca ise,  Pıshü = Pıc yaylası, Pısların yılkısı diye adlandırılırdı. Kafkas dağlarının içinde asırlarca saklı kalıp varlıklarını sürdürdükleri ve bu gün üç Rus köyünün yerleşik olarak yaşadığı topraklar ise; Pıskuara, yani Pıs vadisi, Pıs boğazı, Pıs deresi, Pısaa diye bilinirdi. Halen de bu isimler Ruslar tarafından da kullanılmaktadır. Kabilenin öznel adı olan ’’ÇUJİ / CWYZHY’’ ismi, Rusya tarafından satılan ve o yörenin suyu olan Çuji DZI ( Çuji suyu ) adı altında satılan su ile bu isim bu gün de yaşamaya devam etmektedir
Kabilenin Türkiye’ye sürülüşü ile ilgili iki söylem vardır.                                                                                                                              
1) Pısiypa Ziya ( Pısiypa Zihninin amcası ) nın anlatımına göre; Çuji kabilesi Ruslar tarafından topyekûn sürülünce,İstanbul'a oradan da Mudanya’ya getirilirler. O zamanlar Mudanya’da kimse yoktu. Zeytin bağları ve devamında Rum köyleri vardı. Çuji kabilesi uzun süre burada sıtmadan kırılmaya devam eder. Bunun üzerine bu gün Bursanın bir mahallesi haline dönüşen Vakıfköy'e getirilirler Üç yıl vakıf köyde kalırlar ve sıtmadan telef olmaya devam eder Kabile… Vakıfköy’de bu gün hala ‘’Abaza Mezarlığı’’ diye bilinen mezarlık, bu talihsiz Çuji kabilesisinin, sıtmadan, açlıktan ve çeşitli hastalıklardan ölen bireylerinin yattığı mezarlıktır. Ölümler durdurulamayınca oradan Yenişehir ve Günece köyüne nakledilirler. Fakat sıtma ve çeşitli hastalıklar peşlerini bırakmıyordu.
Kabilenin Akhba sülalesine mensup bir şahıs, dolaşırken kabilenin bu gün üç köy halinde yerleştikleri bölgede olan ve Kabaağaç diye bilinen bölgeyi keşfeder. Bu dağda açtığı bir dönüm civarında bir yere mısır eker (Abhaz halkının başlıca tahılıdır bu.) Mısır çok güzel olur. Bunun üzerine tüm kabile Kabaağaç bölgesine kendiliğinden göçer. Bu yöre Bilecik sancağına bağlı olduğundan Bilecik mutasarrıflığı olaya müdahil olur. Böylece bu günkü üç köye bölünerek yerleştirilirler. Kabile için sürgünden itibaren yıllarca süren göçebelik, Künçeğiz, Elmabahçe ve Hasandere adı verilen bu köylere yerleştirilmeleriyle son bulur.

2) Pısiyıpa Zihni’nin anneannesinin kız kardeşi Barakuapha Firdevs’in anlatımına göre ise önce İstanbul Beşiktaş’a yerleştirilirler. Üç ay orada sahilde sıtmadan kırılırlar. Oradan Bulgaristan gönderilirler. ( Psıyipa Ziya'ya göre ise İstanbul dan Mudanya ya getirilirler) Bulgaristan dan tekrar Bursa-Mudanya getirilirler Bu sürgün; on oniki yıllık göçebelik hayatından sonra (Beşiktaş, Bulgaristan, Mudanya, Vakıfköy, Yenişehir, Günece, Kabaağaç ve bu günkü yerleşim yerleri olan Künçeğiz, Elmabahçe ve Hasandere’de noktalanır…

Her iki varyantın anlatıcılarının otak olduğu nokta, sürgün başlarken iki bin civarında nüfusa sahip olan kabile son yerleşim yerine geldiklerinde 130 hane civarında dört yüz küsur nüfus kaldığıdır. Bu kabile mensupları tüm yok edici unsurlara rağmen halen Türkiye de varlığını ve ilginç Abhaz diyalektiğini yaşatmaktadır. Tam olarak dile vakıf olanlar otuz civarındadırlar. Toplam nüfusun bu gün altıyüz elli olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam kesin değildir.

Köy yerleşimine göre bu günkü yerleşim bölgesine gelebilen sülaleler şunlardır

KÜNÇEĞİZ: PISAA; Göçle ilgili söylemlerden birini anlatan Pısiyıpa Ziya ve araştırmacı Zihni Pısiyıpa bu sülaledendir. Beş hane olarak gelen Pısalardan Psıyıpa Zihninin büyük dedesi son savaşda öldüğünden büyük babaannesi dul olarak beş yaşındaki oğluyla gelmiştir. Kendisi Açıphadır.  İstanbul, Eskişehir, Bursa, Adapazarı,Bilecik olmak üzere beş vilayete dağılmış olarak yaşamaktadırlar. Araştırmacı Zihni bir yıldır, kardeşi Rahmi ise onbeşyıldır Abhazya’da yaşamaktadırlar. Ajiyalar, Aşukbalar, Hapaç'lar, Bağdzaa (Abağba diyede söylenir) Abarakualar, Khukhuaalar, Avadzba'lar, Amıcba'lar, Tsıtuaa'lar, Ayagdza'lar (Ayagba olarakta söylenir), Akhaalar, Sadzvaa yada Sadzba (bu aile Vubıkh olarak da bilinir) Abarakua   Firdevs’e göre Abağbalar Ayıbga bölgesinden gelmişlerdir.

ELMABAHÇE: Pısaa; şu an köyde yaşayan iki hane Abhaz kaldı onlarda bu sülaleye mensuptur. Şimdiki nüfusun çoğunluğu Dadaşlar ve Kars –Erzurum dan gelen Ahıskalılardan oluşmaktadır. İlk yerleşim dönemi itibariyle Pısaa sülalesi dışında yerleşenler şunlardır. Barakualar, Başaa'lar, Geçaa'lar, Dutaa'lar Abağbalar, Khirıps'lar, Kozaa'lar, Kaynazaa'lar, (Bu sülaleden kimse kalmamıştır) Pıshuaa'lar, Agojbalar, Axaa'lar, Tırışaa'lar, Apşışaa'lar, değişik vilayetlerde yaşayan sülalelerdir.

HASANDERE (HASANKUARA): Xakuçaa'lar, Baştaraa'lar, Katsaalar, Aşukbalar(Şukuzaa),Abaşlar, Kabatalar (Kabatalar Abhazyada ‘’Gulya’’ olarak bilinir. Katbanaalar. Bunların dışında Sürgünde gelen ailelerden Türkiye’ye ulaşamamış olanlar veya Türkiye’ye ulaşıp da son yerleşim yerleri olan üç köye ulaşamayanlar hakkında ne yazık ki herhangi bir bilgi bulunamamıştır. 

Derleyen:Zihni Pısiyıpa ( Şener)