28 Aralık 2014

PAZARCIK (PAZARYERİ)



İlçemizin Pazarcık olan adı Pazaryeri olarak değiştirilmiş olmasına rağmen halk günlük konuşmalarında Pazarcık olarak kullanmaktadır. Resmi yazışmalar haricinde köylüsü kentlisi yaşlısı genci herkes için Pazarcıktır ilçemizin adı. Böylede kullanılmaya devam edilecektir. İlçemiz mezit boğazından yol geçinceye kadar Ankara Eskişehir Bursa arasındaki en önemli kara yolu üzerinde bulunuyordu. Bu çok önem arz eden yol güzergahı değiştikten sonra ulaşım biraz sapa kalmıştır. İlçemiz Bilecik’in diğer bir ilçesi Bozüyük ile birbirine destekleri ve dayanışmaları mükemmeldir birbirlerini tamamlıyor ilçe halkları da bu gözle bakıyor ve
inanıyor                                                                        
Ben burada 1950 li yılların sonu 1960 lı yılları başındaki intibalarımı ortaya koyarken o günlerdeki tarım ve hayvancılığa dayalı sosyal ve ekonomik yaşamını ortaya koymak ve bu bağlamda ilçemiz ile köyler arasındaki bağlantıyı kurmak benim orada yaşadığım o yıllara götürmektir niyetim. Gelin birlikte pazarcık ‘ı gezelim.

                                                
PAZARCIK

Yaşantıma sonsuz bir anlam katan
Benim biricik şirin ilçem
Senin huzurundur anılarımda iz bırakan
Sen mutluluklar dolu ilçem
Cumartesi günleri kurulan pazarın
Ahenk içinde sürüp gelmekte yılların içinden
Çocukluk günlerimden beri yaşıyor varlığın
Heyecan duyarak gittiğim pazarların ortasından
Yaşamaktayım bu gün sende o günleri hüzünle
Cumartesileri seher vakti kalkar düşerdi yollara
Tüm köylerin kadını kızanı genci ihtiyarı çoluk çocuğu el ele
Kimi yaya kimi atlı kimileride arabalarla
Pazarcık girişine yaklaştıkça dolardı yollar
Konvoylar oluşur birikmeye başlardı köylüler
Kiminin elinde yağ yoğurt lor peynir dolu sepetler
Kiminin sırtında ayçiçeği kabak çekirdeği dolu çuvallar
Kiminin yedeğinde sağmal inekler danalar ve buzağılar
Kimi üç beş koyun ve kuzusunun peşi sıra koşar
Kimi kaçışan manda ve malaklarını kovalar
Kimide sepete koyduğu tavuklar uçuşmasın diye çabalar
Borç harç içinde hayat yoksulluk var hastalık var para lazım pul lazım
Geçim derdi derler buna un lazım şeker lazım yağ lazım gaz lazım
Çul çaput lazım üst baş lazım ayakkabı bot lazım bitmiyor her şey lazım
Köylünün yoktu başka çaresi mallarını satması lazım
Her malında vardı bir alıcısı kollarlardı pazarları
Pazarcık’ın girişi tutulur kesilirdi yolları
Yağ yoğurt lor peynir tavuk ördek alıcıları
Yumurtacılar çekirdek toptancıları
Arabalara saldırırlardı adeta çıldırırmışçasına
Kapıp almak için ellerinden yok pahasına
Pazara düşmeden değerini bulmadan yapışırlardı yakasına
Kimi illallah eder satardı kimide yürürdü bakmadan ardına
Yüzbaşı mahallesinde kurulurdu bölgenin en büyük hayvan pazarı
Canlı hayvan borsasının kalbi burada atardı belirlerdi fiyatları
Kasaplar Celepler Cambazlar cirit atardı her biri
Görmek mümkündü orda hemen hemen her köyden insanları
Hayvan pazarının finalinde biterdi pazarlıklar el sıkışılarak
El değiştirirdi akşama dek kimi mutlu kimi mutsuz olarak
Dönüşler başlardı kimi satamadığı kimi aldığı hayvanların ardından
Yoğun geçen bir gün sonunun muhasebesini yaparaktan
 Uğrardık Pazarcık girişinde yüzbaşı mahallesinde
Bakkal Nuri’ye ekseriyetle. Pazar’a gidişlerimizde
Dükkanın yanında küçük bir odası vardı orayı arıyorum
Odayı çevreleyen hasır serili sedirde kendimi buluyorum
Ne kadar rahat ederdik şimdi tebessümle yad ediyorum
Bahri dayımın dostlarını şimdi rahmetle anıyorum
Orada dinlenir orada kahvaltımızı yapardık zevkle
Ev sahibimiz olur karşılardı her defasında güler yüzle
Bakkal Nuri olmasa da eşi aynı güler yüzle karşılar
Her birimize içtenlikle tek tek hatır sorar ağırlar
Unutulur mu öyle alçak gönüllü candan insanlar
Dayım halen yaşıyor kurduğun o güçlü dostluklar
Çarşı meydanını doldururdu baştanbaşa esnaflar
Manifaturacılar tuhafiyeciler ayakkabıcılar
Nalburların yanı sıra sıra sıra seyyar sarraflar
Bedestende sanırdım kendimi ışıl ışıl parlardı vitrinler
Cevre il ve ilçelerin de gelirdi esnafları
Bir tarafta zeytin pazarı sebze pazarı balık pazarı
Bir diğer tarafta süt yağ yoğurt pazarı
Pazarcık olurdu baştan başa bir pazaryeri
Benimde elimde bir liste sıra sıra alınacaklar
Çay şeker başta eve ait olan tüm ihtiyaçlar
Sonrasında alırdım koyun kuzular için ziller çanlar
Çoban köpeklerimiz için demirden dişli tasmalar
Nal mıh yular gem ip orak kosa yaba
Reze toka zincir gibi şeylerle dolardı torba
Postaneye uğrar alırdık gelmiş olan mektupları
Postaya da verirdik köyden verilmiş mektupları
Hani hasreti mutluluğu acıyı sevgiyi taşıyan mektupları
Gurbetteki gelinlerle askerlerin özlem dolu mektupları
Anlatmak zor ulaştığımız çağda mektuplaşmayı
Unutmuşlar insanlar neredeyse selamlaşmayı
Marifet sanıyorlar üç beş satırla mesajlaşmayı
Sizlere kısa mesajım olsun içiniz Pazarcık da bozayı
Pazarcık’a gelinirde esnaf lokantalarına gidilmezmi
Hele hele helvası yenilmez bozası içilmezmi
Manda etinden yapılan sucuklarından alınmazmı
Aradan yıllar geçse de Pazarcık’ım anılmazmı
Burada başlardı Anadolu nun her yönüne yolcululuklar
Bursa Eskişehir Ankara yolunun merkeziydi bir zamanlar
Mola verirdi otobüsler mutlaka içilirdi ayranlar bozalar
1931 den beri vardı Kamil Koç yoktu başka firmalar
Oto ile karayolculuğun ilk nakliyeciliklerin oldu okulu
Anadolunun en virajlı en zorlu yolu olarak anıldı Ahı dağı yolu
Demiryoluna bağlanırdı yolu Karaköy’e uzanırdı bir kolu
Askeri sivili hancısı yolcusu kullandı uzun yıllar bu yolu
Asker sevkiyatlarında hareketlenirdi pazarcık bağlanırdı Karaköy’e
İnerdi delikanlılar neşeyle gitmek için askerlik ocağı kışlaya
Kara trenle başlarken seyahat hüzün çökerdi her bir köye
Teskere bekleyen yavuklular başlardı gün saymaya
Ahı dağının dönemeçli yollarını çıkabilen kamyoncular
Nefeslenmek için Devrent ‘e çıkar çıkmaz hemen duraklar
Ancak burada yenilebilirdi sahanda yumurtalar
Enfes tadıyla en doğal mangalda sucuklar
 Eskişehir çıkışında tahıl pazarında değerini bulurdu malımız
Alınıp satılırdı eldeki fiğ burçak mısır buğday arpamız
Hemen hemen her köyün bir hanı bir uğrak yeri vardı
Arabalarımızı bıraktığımız atlarımızı bağladığımız bu hanlardı
Dost akraba arkadaşlarla buluşma noktalarımızdı
O hanlarda yudumlardık ilk çaylarımızı gün burada başlardı
Sarı Mahmut’un hanıydı bizim uğradığımız han
Orada bekler orada ağırlardık misafirlerimizi her zaman
Burada sonlandırırdık günümüzü gün doğuşuyla başlayan
Noksanı eksiği kalmasın diye gözden geçirerek siparişlerimizi
Çayı şekeri yağı tuzu sebze meyve doldurduğumuz heybelerimizi
Hanın bir köşesine bıraktığımız çuvallarımızı sepetlerimizi
Toparlayarak dönerdik bırakarak gün boyu bizi ağırlayan ilçemizi

Bugün pazardan Pazarcık tan Pazaryerinden
Sarnıç’ıma dönüyorum
Hoşça kal Pazarcık
Bir başka cumartesi gününe kadar

Rıfat Özbey (Beya)

10 Aralık 2014

SON BİR HABER




Sam yeli eser kavurur olgunlaşan başakları
Erişilmez sevdalar durdurur yorgun kalpleri
Tutulur nefesler işlemez zamanın çarkları
İslenir gönüller kararır ömrün son ışıkları
Haber beklersin gelmez yıkarsın tüm umutları
Acı bir haber salınır sılaya kazılsın mezarı
                                 
Ayrılığın acısı yüklendikçe yüklenir yüreklere
Duyguların umutlandırır huzurla asılırsın küreklere
Menzil çok yakındır oysaki ırak durur gözlere
Günün muhasebesindesin aldırmazsın sözlere
Mutlu bir yaşamı yüklemeğe uğraşırken gönüllere
Gurbetten sılaya bir haber salınır kazılsın mezarı

İçinde buruk anılar küllenmiş hüzün dolu bakışlar
Mazide yaşanmış beyin’e sıkışmış kalmış kırıntılar
Zamanın içinden süzülen seslendirilememiş tınılar
Üstü örtülüvermiş nice dillendirilememiş duygular
Bir ömrün baharını düşlerken içinde sonsuz arzular
Son yolculuğun haberi salınır sılaya kazılsın mezarı

Rıfat Özbey (Beya)



28 Kasım 2014

TSABALDAYIM BUGÜN



Yıllar yılı ruhumu saran duygularımı besleyen
Tsabalım asırlık hasretinle sendeyim bu gün 
Yaşamım boyunca damarlarıma kadar işleyen
Muhaceret acısını silmek için sendeyim bu gün
Gözyaşı ve kanla yoğrulan vatanım bitmeyen
Yasına ortak olmak için sendeyim sende bu gün
Düşlerimden eksilmeyen hayallerimi süsleyen
Özlemle umut dolu duygularla sendeyim bu gün
Uğruna canlarını veren seni hiç terk etmeyen
Sevgi dolu evlatların sayesinde sendeyim bu gün
Atalarımın ruhunda sönmeyen söndürülemeyen
Vatan sevgisiyle yeniden doğdum sende bu gün

04.10.2014